| Soran olursa hep yağmur yağdığını kimseye söylemeyelim. | Open Subtitles | أن سأل أحدهم، دعينا لا نخبره أنها أمطرت طوال الوقت، حسناً |
| Bekçiler de Samantha öldürülmeden önceki gece yağmur yağdığını doğruladı. | Open Subtitles | حراس المنطقة يؤكدون أنها أمطرت في الليلة ما قبل مقتل سامانثا |
| Eğer gece yatağına yatarken dışarıda kar yoksa ve kalktığında her yerde kar varsa her ne kadar görmemiş olsan da gece kar yağdığını söyleyebilirsin. | Open Subtitles | إذا نمت في المساء و لم يكن هناك أي ثلوج في الشارع و عندما استيقظت كانت الثلوج تملأ الشارع فلابد أنك ستقول أنها أمطرت في المساء بالرغم من انك لن تشهد المطر |
| - Yağmurun yağdığını da biliyorum | Open Subtitles | و أنا أيضا أعلم أنها تمطر فى الخارج أستطيع أن أرى ذلك |
| Kar yağdığını ve birisinden arabasını hazırlamasını istedi. | Open Subtitles | قال أنها تمطر ثلج و لابد من شخص ما... . أن يغطى نصيبه,فهمت |
| Bir keresinde, sanırım Danimarka'daydı, gökten balık yağdığını biliyor muydun? | Open Subtitles | تعلمين مرة اعتقد انها كانت في الدانمارك امطرت سمك |
| Marquez kardeşler patlamadan sonra bunun yağmur gibi yağdığını söylediler. | Open Subtitles | الأخوان (ماركيز) قالو بأنها امطرت على قاربهم بعد الانفجار مباشرة |
| Son iki gün içerisinde nereye yağmur yağdığını da öğrenin | Open Subtitles | إكتشفوا أين أمطرت فى اليومين الماضيين. |
| yağdığını söyle. Yağıyor, değil mi? | Open Subtitles | أخبريني أمطرت أليس كذلك؟ |
| Olayın olduğu gece yağmur yağdığını söylemiştin. | Open Subtitles | قلت أنها أمطرت في ليلة السرقة |
| Yağmur yağdığını sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أعتقد أنها أمطرت . |
| Biliyorum. - Yağmurun yağdığını da biliyorum | Open Subtitles | أنها تمطر بالخارج و أنا أجلس بالبيت |
| Gerçek: Londralılar yağmur yağdığını 107 farklı şekilde belirtir. | Open Subtitles | في الواقع، لدى اللندنيون 107" "طريقة للتعبير على أنها تمطر |