| Evde bir erkek olmadan asla yaşayamazdım. | Open Subtitles | أعرف أني لا أستطيع أن أعيش مع رجل هكذا في البيت |
| Senin herşeyinin olduğu ve benim hiçbirşeyimin olmadığı bir dünyada yaşayamazdım. | Open Subtitles | الآن , لا أستطيع أن أعيش فى هذا العالم عندما يكون لديك كل شىء وأنا لا أملك شيئا ً |
| Eve dönmemeye karar verdim. Artık insanlarla yaşayamazdım. | Open Subtitles | قررت أن لا أعود إلى الوطن فأنا لا أستطيع العيش مع البشر بعد الآن |
| MONTGOMERY İL MECLİSİ birşeyler yapmamız gerektiğini bilerek... kendi kendime yaşayamazdım ve yapmadınız. | Open Subtitles | لن أستطيع العيش مع نفسي لأني أعلم أن علينا فعل شيء ما وأننا لم نفعله |
| Ve o an büyük bir acı ve travma anıydı benim için, çünkü bununla daha fazla yaşayamazdım. | TED | وكانت هذه لحظة من الألم والصدمة لأنني لم أعد استطيع التعايش مع هذا الوضع أكثر من ذلك. |
| Bununla yaşayamazdım, ben de aklıma gelen tek şeyi yaptım. | Open Subtitles | لا يمكنني التعايش مع هذا ،لذا فعلتُ الشيء الذي هداني تفكيري إليه. |
| Onsuz yaşayamazdım Ben alayım. | Open Subtitles | أنا فقط لا أَستطيعُ أَنْ أَعِيشَ بدونه. حَصلتُ عليه. شكراً. |
| Onsuz yaşayamazdım. Bir şeyler yapmam gerekiyordu. | Open Subtitles | لم أستطع العيش من دونها كان عليّ فعلُ شئٍ ما |
| Sorumlu olduğum şeyi bilerek yaşayamazdım." | Open Subtitles | لا أستطيع أن أعيش مع نفسي بعد معرفة ما كنت مسؤولا عن |
| Sorumlu olduğum şeyi bilerek yaşayamazdım." | Open Subtitles | لا أستطيع أن أعيش مع نفسي بعد معرفة ما كنت مسؤولا عن |
| Bu şekilde daha fazla yaşayamazdım. | Open Subtitles | أنا لا أستطيع أن أعيش مثل الذي أكثر. |
| kendimle, kendimle barışık yaşayamazdım. | Open Subtitles | لا أستطيع .. لا أستطيع العيش مع نفسي |
| Boşvermekten yoruldum, ama farkettim ki, senin hala hayatta olduğunu bile bile yaşayamazdım. | Open Subtitles | .لقد حاولت ترك الأمر لكنني عرفت بأنني لن أكون .قادراً على التعايش مع نفسي .وأنا على دراية بأنّك مازلت بالخارج |
| Yaptığım şeyle yaşayamazdım. | Open Subtitles | لن أستطيع التعايش مع ما فعلناه. |
| Bununla yaşayamazdım. | Open Subtitles | لن استطيع التعايش مع هذا |
| Matt hakkındakileri hiç öğrenmek istemedim, çünkü gerçekle yaşayamazdım. | Open Subtitles | أنا مَا أردتُ المعْرِفة حول مات ' يَجْعلُ أنا لا أَستطيعُ أَنْ أَعِيشَ مع الحقيقةِ. |
| Cesedi ortaya çıkardığım için babam delirdiğimi söyledi ama bunun sonunun nereye varacağını bilmeden daha fazla yaşayamazdım. | Open Subtitles | قال أبي أنني مجنونة لكشفي لتلك الجثة لكنني لم أستطع العيش أكثر بدون معرفة متى سينتهي هذا |
| Orijinalini yanlışlıkla mahvettim ve onsuz yaşayamazdım. | Open Subtitles | تعرفين ماذا؟ بالخطأ قمت بتدمير الأصل، ولم أستطع العيش دونها. |