| Çok yakın arkadaşlar için kullanılan Japonca bir sözcüktür. | Open Subtitles | إنها كلمة يابانية تعني "صديقين مقربين جداً" |
| Dr. Souhel Najjar tedavilerine devam ediyor ve bağışıklık sistemine dayalı beyin hastalıklarını tedavi etmeye adanan dünyadaki ilk kliniği açtı. O ve Susannah hâlâ yakın arkadaşlar. | Open Subtitles | دكتور سهيل نجار استمر في ممارسة الطب وافتتح أولي العيادات في العالم المكرسة لمعالجة أضطرابات الدماغ المعقدة بسبب المناعة الذاتية وظل هو وسوزانا صديقين مقربين |
| Çünkü genellikle kemeri yakın arkadaşlar hediye eder. | Open Subtitles | اليس الاصدقاء المقربين يهدون الحزام كهدية |
| Aile ve yakın arkadaşlar. | Open Subtitles | لقد كانت للعائلة و الاصدقاء المقربين فقط |
| Apollo ve Rocky en yakın arkadaşlar değiller miydi? | Open Subtitles | أعني ,الم يكن أبولوا وروكي أعز الأصدقاء |
| Manny'yle oğulları Reuben yakın arkadaşlar. | Open Subtitles | ماني) و وولدهم (روبن) كانا أعز الأصدقاء) |
| Howard ve Bernadette birbirine aşık yakın arkadaşlar olduğunuz için çok şanslısınız. | Open Subtitles | أنتم محظوظون بما فيه الكفاية لتكونوا أصدقاء مقربون يحبون بعضهم البعض |
| Bence yakın arkadaşlar birbirlerine tehdit e-postaları göndermez. | Open Subtitles | أتعلمين ؟ أنا لا أعتقد بأن الأصدقاء المقربين يرسلون لبعضهم |
| - Molly ve ben çok yakın arkadaşlar gibiyiz. | Open Subtitles | ـ -أنا و(مولي) مثل أعز الأصدقاء |
| Özel, yakın arkadaşlar. | Open Subtitles | أصدقاء مقربون. |
| yakın arkadaşlar. | Open Subtitles | أصدقاء مقربون |
| Sadece yakın arkadaşlar ve eğlence. | Open Subtitles | فقط الأصدقاء المقربين ضوء رائع جداً |