| Demir parmaklıkların arasından ellerini uzatıp ...ağlayarak yalvarıyorlardı. | Open Subtitles | وكانت أيديهم تصل إلى خارج الأسوار وكانوا يبكون ويتوسلون |
| Televizyonda görmem gereken kişiler onlardı ağlayıp, çocuklarını kaçıran canavara çocuklarını bırakması için yalvarıyorlardı. | Open Subtitles | إنهم فقط من إستطعت رؤيتهم على التلفزيون يبكون ويتوسلون بالوحش الذي أخذ إبنتهم أو إبنهم ليعيدهم اليهم |
| Ama televizyon izlememe izin verdi, böylece ailemi en az bir kere haberlerde görebildim, Samuel'e beni bırakması için yalvarıyorlardı. | Open Subtitles | ولكنه سمح لي بمشاهدة التلفزيون وبدأت أشاهد أهلي في الأخبار على الأقل مرة كل يوم يتوسلون |
| Başladığımdan beri Perşembe günleri bara gitmem için yalvarıyorlardı. | Open Subtitles | منذ أن بدأت .. يتوسلون إلي لكي أقضي الساعة السعيدة كل خميس |