| Ama iyimserlik eğiliminin farkına varmak yanılsamayı ortadan kaldırmıyor. | TED | لكن البشرى هي أن اكتساب الوعي بالميل للتفاؤل لا يحطّم الوهم. |
| Ama şunu söylemeliyim ki o yanılsamayı müthiş bir incelikle idame ettirdiği kesindi. | Open Subtitles | ولكنسأقول.. أنه تغلب على الوهم بواسطة نعمة كبيرة. |
| Bu yanılsamayı, anlamsız kimliklerinizi kutlayarak yıkabileceğinizi mi sanıyorsunuz? | Open Subtitles | أتعتقدون بأنكم ستمدرون ذلك الوهم بالإحتفال بهويتكم عديمة القيمة ؟ |
| Tamamen sabit bir şekil. Kaç kişi bu yanılsamayı görebiliyor? Tamamen sabit. | TED | إنها صورة ساكنة . كم من الأشخاص يرى هذه الخدعة ؟ إنها ساكنة تماما |
| Bu yanılsamayı daha önce görmüşsünüzdür belki, fakat farklı bir açıdan bakmanızı istiyorum. | TED | ربما تكون قد رأيت هذه الخدعة من قبل ، لكن أريدك أن تفكر بشأنها بطريقة جديدة . |
| Kalan enerjinin çoğunu kendimi iyileştirmekle bizi birleştirecek yanılsamayı üretmeye kullandım. | Open Subtitles | وأنا استخدمت معظم الطاقه المتبقية لكى أُعالج نفسى وأصنع الوهم الذى سيجعلنا معاً |
| Bu yanılsamayı önceden görmüşsünüzdür. | TED | وقد تكونوا رأيتم هذا الوهم بالضرورة. |
| yanılsamayı mecazi anlamda düşünmenizi istiyorum. | TED | أريدكم أن تفكروا حول الوهم كمجاز. |
| yanılsamayı parçalamalıyız. | Open Subtitles | يجب علينا تحطيم الوهم |