| Fabrikanın yandığı gece Shelly'nin evine gittim çünkü onun için endişelenmiştim. | Open Subtitles | ذهبت إلى منزل "شيلي" ليلة حُرق المصنع، لأنني كنت قلقاً عليها. |
| Çiftlerin yandığı kazaları incelemeliyiz. | Open Subtitles | علينا أن نبحث على حوادث حُرق فيها ثنائي |
| Hiç kimse. Ceset, otomobil kazasında yandığı için, DNA'sını eşleştirmişler. | Open Subtitles | لا أحد، لقد استخدموا تطابق الدي إن أي لأن الجثة احترقت بشكل سئ |
| Belki asitten yandığı için kıyafetlerini değiştirmiştir. | Open Subtitles | ربما قام بتغيرها لأن ملابسها احترقت بفعل حمض الكبريتيك |
| Buraya ailenizin çiftlik evinin yandığı gece hakkında konuşmak eşinizin öldüğü gece hakkında konuşmak için geldim. | Open Subtitles | انا هنا لأتحدث عن ليلة احتراق منزل عائلتك الليله التي توفيت فيها زوجتك |
| "Asker, işgal altındaki bir mevziden sadece altındaki zemin yandığı zaman ve kıyafetleri için için yanarken sürünerek çıkabiliyordu." | Open Subtitles | الجندى يمكنه أن ينسحب من موقعه فقط عندما تشتعل النيران فى الأرض من تحته، و يبدأ الدخان فى التصاعد من ملابسه |
| Son hatırladığım şey kafamda bir şeyin yandığı. | Open Subtitles | آخر شيء أتذكره هو أن شيئا يشتعل في رأسي |
| Ama bu gece bu ateş yandığı sürece, yaz hâlâ bizim. | Open Subtitles | لكن الليلة ، طالما ظلت هذه النار مشتعلة فالصيف مازال ملكنا |
| Broadfell Hapishanesi'nin yandığı gecenin görüntüsü. | Open Subtitles | إنها صور من سجن بريدفيل بالليلة التي إحترق فيها |
| Kereste fabrikasının yandığı gece neredeydin? | Open Subtitles | أين كنت ليلة حُرق المصنع؟ |
| Archie Bloom'un diri diri yandığı olay yerinde arabasına dökülen benzin bidonu. | Open Subtitles | عُلب البنزين التي سُكب منها مُعجّل على المركبة حيث حُرق (آرتشي بلوم) حياً. |
| Bir tanesi kendisinin de içinde yandığı bina hakkında! Peki ya diğeri? | Open Subtitles | -واحدة حول المبنى الذي حُرق بداخله . |
| Evin yandığı gün okulu ekmiş miydiniz? | Open Subtitles | هل غبتم عن الدرس في اليوم الذي احترقت فيه البيت ؟ |
| Ondan önce çıkan son kızın yandığı sahneye. | Open Subtitles | أنه المسرح الذى احترقت علية فتاة من قبل |
| Roma'nın yandığı sırada Neron da keman çalmaktaymış. | Open Subtitles | نيرو لعب على الكمان بينما احترقت روما |
| Kilisenin yandığı gece Debra'yla benim telefonlarımızın GPS kayıtlarını inceleme izni. | Open Subtitles | تسمح لـ(لاغوِرتا) بتعقّب نظام تحديد المواقع لهاتفي وهاتف (دبرا) ليلة احتراق الكنيسة |
| Asılan bir adamın sol elini alırsın 7 yıl boyunca amniyotik sıvı içinde saklarsın doğru büyülü sözleri söylersin ve ölü, mumlar yandığı sürece canlı kalır. | Open Subtitles | تأخذين اليد اليسرى لرجل تم شنقه، تغمسينها بالسائل الـ أمنيوسي) لمدة سبع سنوات) تقولي التعويذة الصحيحة، وسينهض الموتى طوال فترة احتراق الشموع |
| Doğaüstü varlıkları, yandığı süre boyunca bulundukları yere hapsediyor. | Open Subtitles | إذ تحبس الكيانات الخارقة للطبيعة في المكان الذي تشتعل فيه. |
| Neon ışıklar yandığı zaman uyanırdım. | Open Subtitles | لأنه عندما تشتعل أضواء النيون أستيقظ |
| Neon ışıklar yandığı zaman uyanırdım. | Open Subtitles | لأنه عندما تشتعل أضواء النيون أستيقظ |
| O yandığı sürece, Bekçi yaşıyor demektir. | Open Subtitles | طالما أنها مشتعلة, فكارتاكر حي |
| Burası babam ve lanet sürtüğünün yandığı yer. | Open Subtitles | هنا حيث إحترق أبي وتلك العاهرة |