| Ama onunla yapabileceklerimiz konusunda heyecanlıyım. | TED | ولكني متحمس حقاً حول ما يمكننا فعله بها. |
| Bölge 11 de yapabileceklerimiz sınırlı. | Open Subtitles | هناك حدود لكا يمكننا فعله في المنطقة الحادي عشر |
| Polis olarak yapabileceklerimiz çok sınırlı. | Open Subtitles | ما يمكننا فعله كشرطة, وما لا يمكننا فعله. |
| Birlikte yapabileceklerimiz için çok heyecanlıyım. | TED | أنا متحمسٌ بشأن ما يمكننا فعله سويًا. |
| Şimdilik yapabileceklerimiz bu kadar, anlaşıldı mı? | Open Subtitles | هذا كل ما يمكننا فعله للآن، صحيح؟ |
| Bizim dışımızda. yapabileceklerimiz dışında. | Open Subtitles | إلّا نحن كأشخاص وما يمكننا فعله. |
| "Bu sene yapabileceklerimiz sınırlı." | Open Subtitles | هنالك حد لما يمكننا فعله هذه السنة" |
| - Hayır. Bir tanesiyle yapabileceklerimiz için. | Open Subtitles | - بل من أجل ما يمكننا فعله بواحدة |