| Doğru olanı yapmaya çalışan bir adamın yoluna asla çıkmam. | Open Subtitles | لم اجد أبدا علي الطريق رجل يحاول فعل شئ جيد |
| Dışarıda, yıllar yılı kötü şeyler yaptıktan sonra, iyi şeyler yapmaya çalışan birileri vardı. | Open Subtitles | وأن هناك شخصاً يحاول فعل الخير في الحياة بعد سنوات من فعل السوء |
| Ve ona olanları biliyorum.Üzgünüm. O iyi şeyler yapmaya çalışan iyi bir adamdı. | Open Subtitles | و أعرف مالذي حدث له ، أنا آسف لقد كان رجلاً جيداً يحاول القيام بعمل جيد |
| Benim hakkımda yanılıyorsun. Değer verdiğim insanlar için doğru olanı yapmaya çalışan bir adamım sadece. | Open Subtitles | لديكِ فكرة خاطئة عني، إنما أنا رجل يحاول القيام بما هو صواب لمن أحفل بهم |
| Ta ki sana lobotomi yapmaya çalışan şeytani bir şirketten kaçan farklı bir insan türü olduğunu anlayana kadar. | Open Subtitles | حتى تدرك أنك نوع بشري مختلف هارب من منظمة شريرة تحاول إجراء عملية جراحية لك؟ |
| Bu iş kolay değildir özellikle çevrede aynı şeyi yapmaya çalışan başkaları da varsa. | Open Subtitles | وهذا ليس بالأمر السهل عندما يتواجد أخرون حولك يحاولون القيام بنفس الشيئ بالظبط. |
| Yatak odasında bir motosiklet yapmaya çalışan dokuz yaşında bir çocuk gibisin. | Open Subtitles | أحس كما لو أن عمري تسع سنوات يحاول اعادة بناء دراجة نارية في غرفته |
| Bundan sonrası işlerini en iyi şekilde yapmaya çalışan, iyi insanlara kalmış demektir. | Open Subtitles | ما يحدث بعد ذلك يعود للأناس الأخيار الآخرين الذين يؤدّون وظيفتهم بأفضل طريقة ممكنة |
| Aslında işleri doğru yoldan yapmaya çalışan bir adam. | Open Subtitles | شخص آخر يحاول فعل الأشياء بالطريقة الصحيحة، و لكن للأسف |
| Doğru şeyi yapmaya çalışan basit bir adam olduğunu. | Open Subtitles | وانه مجرد شخص يحاول فعل الصواب |
| Ben sadece, doğru olanı yapmaya çalışan bir adamım. | Open Subtitles | انا مجرد رجل واحد رجل يحاول فعل الصواب |
| O sadece doğru şeyi yapmaya çalışan biri. | Open Subtitles | إنه مجرد رجل يحاول فعل الصواب |
| Aptalca bir şey yapmaya çalışan herkes | Open Subtitles | وأي شخص يحاول فعل أي شيء غبي |
| Ben sadece işini yapmaya çalışan bir polisim. | Open Subtitles | أنا شرطي يحاول القيام بعمله فقط. |
| Bütün mürettebatın işini yapmaya çalışan bir adam tarafından daha kötü oluyor. | Open Subtitles | أن رجل واحد يحاول القيام بعمل طاقم كامل |
| Yıkıcı değil, iyi bir şey yapmaya çalışan biri. | Open Subtitles | رجل يحاول القيام بشيء جيد ... بدون ضرر |
| Görevini yapmaya çalışan birisine. | Open Subtitles | شخص يحاول القيام بواجبه |
| Ta ki sana lobotomi yapmaya çalışan şeytani bir şirketten kaçan farklı bir insan türü olduğunu anlayana kadar. | Open Subtitles | حتى تدرك أنك نوع بشري مختلف هارب من منظمة شريرة تحاول إجراء عملية جراحية لك؟ |
| Sadece işlerini yapmaya çalışan insanlara bağıran korkunç bir insana dönüştüm. | Open Subtitles | أصبحت ذلك الشخص الفظيع الذي يصيح على الأشخاص الذي يحاولون القيام بعملهم |
| Çoğunlukla jüri üyeleri, tanıklar, işini yapmaya çalışan polisler yani Bagosa Ailesine zararı dokunabilecek herkes. | Open Subtitles | غالباً، قضاة، شهود، رجال شرطة يحاولون القيام بأعمالهم أي أحد بإمكانه أن يؤذي (عائلة (باغوزا |
| Bir motosikleti tekrar yapmaya çalışan dokuz yaşında bir çocuk gibisin. | Open Subtitles | مثل طفل في التاسعة يحاول اعادة بناء دراجته النارية |
| Bundan sonrası işlerini en iyi şekilde yapmaya çalışan, iyi insanlara kalmış demektir. | Open Subtitles | ما يحدث بعد ذلك يعود للأناس الأخيار الآخرين الذين يؤدّون وظيفتهم بأفضل طريقة ممكنة |