| O günlere dönüp baktığımda yaptığım tek şey savaşmaktı. | Open Subtitles | في تلك الأيام، كل ما فعلته هو الدخول في حروب |
| Hayatım boyunca yaptığım tek şey güzel olmak oldu. | Open Subtitles | اشعر بان كل ما فعلته فى حياتى هو ان اكون جميلة |
| Buraya geldiğimde yaptığım tek şey hızımı tekrar kazanmanın bir yolunu bulmaktı. | Open Subtitles | عندما حصلت على أول هنا، كل ما فعلته كان العمل على كيفية للحصول على سرعتي الظهر. |
| yaptığım tek şey, görüntü karesindeki noktaların rengini değiştirmek, siyahtan maviye, maviden siyaha. | TED | كل ما أفعله هو تغيير لون النقاط من الأزرق إلى السود ومن الأسود إلى الزرق |
| yaptığım tek şey sana yardım etmeye çalışmak. | Open Subtitles | كل ما أقوم به هو محاولة مساعدتك |
| Olması gerekenden önce yaptığım tek şey memelerimin büyümesiydi. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي فعلته مبكراً هو أن أكبِّر ثديي |
| Tanıştığımız andan itibaren yaptığım tek şey seni sevmekti. | Open Subtitles | كل ما فعلته هو أن أحبك، منذ اللحظة التى تقابلنا فيها |
| Buraya ilk geldiğimde, ...yaptığım tek şey hızımı geri almak için çalışmaktı. | Open Subtitles | عندما حصلت على أول هنا، كل ما فعلته كان العمل على كيفية للحصول على سرعتي الظهر. |
| yaptığım tek şey gerçek yazarlara kahve götürmekti. | Open Subtitles | كان كل ما فعلته حصول على القهوة للكتاب الحقيقية. |
| yaptığım tek şey ayak uydurmaya çalışmaktı. | Open Subtitles | كل ما فعلته هو أنني حاولت إيجاد مكان لي بداخله |
| yaptığım tek şey kumar oynamaktı | Open Subtitles | كل ما فعلته في حياتي هو المقامرة |
| Bir yıl boyunca yaptığım tek şey sörf ve gezmek. | Open Subtitles | كل ما فعلته لعام كامل هو الهو والتصفح |
| Ağzına yaptığım tek şey bu değildi. | Open Subtitles | لم يكن ذلك كل ما فعلته لذلك الفم |
| Son beş yıldır yaptığım tek şey. | Open Subtitles | هذا كل ما أفعله على مرّ ال 5 سنين السابقة. |
| Son zamanlarda yaptığım tek şey onun arkasını toplamak ve ben bundan bıktım artık. | Open Subtitles | الأمر مُتعلّق بتنظيفي وراء فوضاؤه، وهذا كل ما أفعله مؤخّرًا ولقد ضِقت ذرعًا من ذلك. |
| Neredeyse yaptığım tek şey bu. | Open Subtitles | ومن هو الى حد كبير كل ما أفعله. |
| Bilgi sızdırmak, benim gün boyu yaptığım tek şey. | Open Subtitles | الإبتزاز كل ما أقوم به طوال الوقت |
| Bu gece yaptığım tek şey amacımı yerine getirmek. | Open Subtitles | كل ما أقوم به الليلة هو تلبية هدفي. |
| yaptığım tek şey sana yardım etmeye çalışmak. | Open Subtitles | كل ما أقوم به هو محاولة مساعدتك |
| Ona yaptığım tek şey bu değildi. | Open Subtitles | هذا لم يكن الشيء الوحيد الذي فعلته به |
| Her zaman yaptığım tek şey bu zaten. | Open Subtitles | هذا هو الشيء الوحيد الذي فعلته دائماً |