| Dört şef gizemli malzemeler kullanarak en iyi yemeği hazırlamak için yarışıyor. | TED | هناك أربعة طهاة يتنافسون باستخدام محتويات سرية لرؤية من سيطهو أفضل الأطباق. |
| Şirketler yeni teknolojilerin patentini almak için yarışıyor. | Open Subtitles | الشركات في تسابق على التكنولوجيا الجديدة. |
| Paraya düşkün olduğun belli, ahbap. Sen de yarışıyor musun? | Open Subtitles | ارى بأنك تسعى وراء المال يا صاح هل تتسابق ايضاً ؟ |
| Evet ama kızı o koltuk için yarışıyor. | Open Subtitles | أجل، لكن ابنتها تترشح لذاك المنصب |
| Şirketler yatırım için birbirleriyle yarışıyor ve bir onay olmak yüzlerce toplantı sürüyor. | TED | تتنافس الشركات الناشئة فيما بينها على الاستثمارات، يتطلب الأمر مئات الاجتماعات للحصول على شيك مصرفي. |
| Bıçak ve silah konusunda en iyiyse, kiminle yarışıyor? | Open Subtitles | إذا كان الأفضل فى السكين و المسدس فمع من يتنافس ؟ |
| Hayır, kız kardeşin yarışıyor. | Open Subtitles | ـ كلا .. ولكن أختك اللعينة فى السباق |
| Bizim yazılımımız... diğerlerinin özellikle Microsoft'un yazılımlarıyla yarışıyor olmuştu. | Open Subtitles | كانت برامجنا تنافس برمجيات الاخرين وخاصة برامج شركة ميكروسوفت |
| yarışıyor muyuz yoksa martaval mı okuyoruz? | Open Subtitles | هل سنتسابق أو أنك مجرد تعصف دخانا؟ |
| Çok merak ediyorum. Hala yarışıyor muyuz? | Open Subtitles | انا اريد ان اعرف شئ واحد, امازلنا نتسابق ام ماذا؟ |
| Burası genç yetenekler için kuluçka yeridir ve herkes sahneye çıkmak için birbiriyle yarışıyor. | Open Subtitles | هو حاضن للمواهب الشابة والجميع يتسابق دائما لمرحلة المسرح |
| Hava kuvvetlerinin en büyük yarışması olduğundan, çeşitli ekiplerden 20 takım, ve 200'ün üzerinde pilot yeteneklerini test etmek üzere yarışıyor. | Open Subtitles | كأكبر مسابقة للقوات الجوية 20 فرقة من طيارات مختلفة وأكثر من 200 طيار يتنافسون لأختبار مهاراتهم |
| Küçük yüzücülerimiz şu anda yarışıyor. | Open Subtitles | سباحونا الصغار يتنافسون بقوة الأن |
| Mercury ve Demon yarışıyor. | Open Subtitles | تسابق الزئبق وشيطان. |
| Bu gerçekten yarışıyor! | Open Subtitles | إنها حقاً تسابق |
| Her dişi yumurtalarını bırakırken, erkekler beyaz sperm dumanıyla yumurtuları döllemek için yarışıyor. | Open Subtitles | بينما تطلق كل أنثى بيضها, تتسابق الذكور لتخصيبهم, مع نفخات من الحيوانات المنوية بيضاء اللون. |
| Siz hâlâ yarışıyor musunuz? | Open Subtitles | ألا زلت تتسابق هذه الأيام ؟ |
| - Mm-hmm. Başkanlık seçiminde bana karşı yarışıyor. | Open Subtitles | إنها تترشح ضدي للفوز بمنصب عريفة الصف |
| Bitkiler, tozlaştırıcılarını çekmek için renkleriyle yarışıyor. | Open Subtitles | لذا النباتات تتنافس لجذب ملقحاتها بالألوان |
| Kokuşmuş şimdi dünyanın en iyilerine karşı yarışıyor ve çocukluk düşüne ulaşmayı; 318 kilo kaldırmayı umut ediyor. | Open Subtitles | سميلي الآن يتنافس ضد أفضل الرجال في العالم ويأمل أن يحقق حلم طفولته |
| - Sevgilim adamın atı yarışıyor. | Open Subtitles | -حبيبى, لديه حصان فى السباق . |
| Siyahlar yalnızca diğer siyahlara karşı yarışıyor. | Open Subtitles | السيدات السود تنافس فقط السيدات السود |
| yarışıyor muyuz? | Open Subtitles | هل نحن نتسابق ؟ |
| Gerald Lowen, Bugatti'yle yarışıyor. | Open Subtitles | "جيرالد لوان" كان يتسابق بسيارة الـ "بيوغاتي" |
| Bak, biz birbirine aşık iki sanatçıyız ve bazen aynı şeyler için yarışıyor olacağız. | Open Subtitles | انظري , نحن فنانان في علاقة عاطفية معاً وأحياناً سنتنافس على الأمر نفسه |