Bu karşılıklı ilham işbirliğini, girişimciliği ve yaratıcılığı teşvif ediyor. | TED | إذن هذا هو الإلهام المتبادل يشجع التعاضد و التعاون المبادرة و الإبداع. |
O da, yaratıcılığı geliştirmenin tek yolunun çok erken yaşlardan itibaren çocuklara olaylara farklı açılardan bakmayı öğretmekten geçtiğidir. | TED | ألا وهو.. أن الطريقة الوحيدة لتعليم الإبداع هو تعليم الأطفال وجهات النظر في المرحلة المبكرة. |
Ve ben incinebilirliği ve cesareti ve yaratıcılığı ve inovasyonu incinebilirliği çalışırken öğrenmedim. | TED | ولم أتعلم شيئا عن الإنكشاف والشجاعة و الإبداع والإبتكار من دراسة الإنكشاف. |
Bence her şey bir remiks ve yaratıcılığı ortaya çıkarmanın daha iyi bir yolu. | TED | أعتقد أن كل شيء هو ريميكس، وأعتقد أن هذا طريقة أفضل لإنتاج الإبداع. |
- Lockni yaratıcılığı en üst seviyede. | Open Subtitles | إبداع الـ"لوكنى"،فى أبهى حالاتهُ. هذا رائع! |
O noktaya varmak için sahip olduğumuz tüm yaratıcılığı ortaya koymalıyız, öyleyse başlayalım! | TED | سنحتاج كل ما لدينا من الإبداع لتحقيق ذلك، فلنحشد تلك الطاقات. |
Teknolojiyi bir araya getirmeyi eğlenmeyi, yaratıcılığı seviyorum. | TED | أنني فقط أحب أن أجمع التكنولوجيا معا فأحصل بذلك على بعض المتعة و الإبداع. |
İnsan yaratıcılığı ve yenilikler bizi her zaman ileri itti. | TED | الإبداع البشري والابتكار دفعت بنا إلى الأمام دائما. |
Nesnel rahatlığı yer ve zaman karşılığında içsel bir yaratıcılığı keşfetmek için, hayal kurmak, okumak, müzik, sanat ve edebiyatta çalışmak için feda ediyorlar | TED | لقد ضحوا بالراحة المادية مقابل المساحة والزمن لاكتشاف الإبداع الداخلي، للحلم، للقراءة، لتأليف الموسيقى، للفن وللكتابة. |
Bazı araştırmacılar iş yerinde flörtün, yaratıcılığı tetiklediğini ortaya atıyor. | TED | ناقش بعض الباحثين مغازلة الموظفين في العمل، المغازلة جيدة وتعزز الإبداع. |
İnsanları bir araya getiriyor ve hem yaratıcılığı hem de sosyal bağları güçlendiriyor. | TED | فهي تقرّب الأشخاص من بعضهم البعض وتدعم الإبداع والتماسك الاجتماعي. |
Bu yaratıcılığı eyleme dönüştürmeyi güçlendirecektir. | TED | وسيمكننا ذلك من تحويل الإبداع إلى أمر عملي |
Bir teşviğiniz var düşünmeyi keskinleştirmek ve yaratıcılığı hızlandırmak için. Ve yapması gereken şeyin tam tersini yapıyor. | TED | لدينا محفز معد ليصقل التفكير ويعجل الإبداع. لكنه يقوم بالعكس تماماً. |
Onlardan çok şey öğrendim, sevmeyi, şefkatli olmayı, hayal etmeyi, ve biraz da yaratıcılığı. | TED | تعلمت الكثير منهم الحب, العطف, التخيل وهذا الإبداع |
Eğitim ve okulun yaratıcılığı nasıl öldürdüğü hakkında konuştu. | TED | وقد تحدث عن كيف أن التعليم والمدرسة تقتل الإبداع لدى أطفالنا |
Bir anlamda, kitlece düzenlenmiş yaratıcılığı edinmek için hesaplama evrenini kullanabiliriz. | TED | وبمعنى آخر، بإمكاننا إستعمال الكون المحوسب للحصول على كم كبير من الإبداع المبوّب. |
Sosyalist komünümüzde, bireysel yaratıcılığı ön plana çıkartmalıyız. | Open Subtitles | يجب أن نحفز الإبداع الفردى . فى مجتمعنا الإشتراكى |
Bu kadar sınırlı bir yaratıcılığı hayal edebiliyor musunuz? | Open Subtitles | هل لك أن تتخيل مثل محدودية الإبداع هذه ؟ |
Keşfi ve yaratıcılığı öğren. | Open Subtitles | تعلّم ثمّةَ إبداع واكتشاف |
Evrenin yaratıcılığı akıllara durgunluk verecek türdendir. | Open Subtitles | إبداع الكون يتعدّى التخيّل |
Geçen yıl boyunca makine algısı üzerine yaptığımız çalışmalar da beklenmedik bir şekilde makine yaratıcılığı ve makine sanatı dünyasıyla bağlandı. | TED | لذك خلال العام الماضي، فإن عملنا في الإدراك الإصطناعي قد اقترن على نحو غير متوقع بالإبداع الآلي والفن الآلي. |