| Bir yerlerde... yakınlarda bir yerlerde bize yardım edebilecek bir adam var. | Open Subtitles | مكان ما.. يوجد الرجل الذى يمكنه مساعدتنا |
| Ben de onları yıkmama yardım edebilecek tek yere gittim. | Open Subtitles | لذلك ذهبت الى المكان الوحيد الذى يستطيع مساعدتى على تدميرهم |
| Bana yardım edebilecek tek kişi sizsiniz. | Open Subtitles | تعرف ذلك، أنت الوحيد في البلدة الذي يستطيع مساعدتي |
| Ona yardım edebilecek birini tanıyorum tabii siz de isterseniz. | Open Subtitles | أعرف أحداً يمكنه المساعدة اذا أنتم عازمون على السؤال. |
| - Banka işinde bana yardım edebilecek bir adamın olduğunu söylemiştin. | Open Subtitles | قلت أنّك تملك رجلا يمكنه مساعدتي .في تنفيذ عملية المصرف هذه |
| Karl Sieg'i bulmamıza yardım edebilecek başka biri olmalı. | Open Subtitles | لابد وأن هناك أحد ما يستطيع المساعدة في العثور على كارل زيغ |
| Sana yardım edebilecek tek kişi benim. Başka hiç kimse değil. | Open Subtitles | .أنا الوحيد الذي يستطيع مساعدتك و لا أحد غيري |
| Nihayet, evlilik vizesi için bize yardım edebilecek biri çıktı. | Open Subtitles | واخيرا, شخص ما يستطيع مساعدتنا في الحصول على فيزة زواج. |
| Oralarda biryerlerde bize yardım edebilecek birilerini bulabilirsin. | Open Subtitles | يمكنك العثور على شخصٌ ما بالخارج يمكنه مساعدتنا |
| Santralleri erimeden engellememiz için yükleyiciyi bulmamıza yardım edebilecek herhangi birisinin ismini istiyorum. | Open Subtitles | أريد اسم اي أحد يمكنه مساعدتنا في العثور على هذا الصاعق لإيقاف المفعلات من الانصهار |
| Ben de onları yıkmama yardım edebilecek tek yere gittim. | Open Subtitles | لذلك ذهبت الى المكان الوحيد الذى يستطيع مساعدتى على تدميرهم |
| Ben de onları yıkmama yardım edebilecek tek yere gittim. | Open Subtitles | لذلك ذهبت الى المكان الوحيد الذى يستطيع مساعدتى على تدميرهم |
| Bana yardım edebilecek tek kişi sissiniz. | Open Subtitles | تعرف ذلك، أنت الوحيد في البلدة الذي يستطيع مساعدتي |
| Yapma. Yeteneklisin. Bana yardım edebilecek tek kişi sensin. | Open Subtitles | هيا، أنت موهوب، أنت الوحيد الذي يستطيع مساعدتي. |
| Sanırım yardım edebilecek birini tanıyorum. | Open Subtitles | أظن أنني أعـرف شخـصاً مـا يمكنه المساعدة |
| Şu an boktan bir durumdayım ve yardım edebilecek tek kişi sensin. | Open Subtitles | و أنتِ هو الشخص الوحيد الذي يمكنه المساعدة |
| Takımınızda bana burda yardım edebilecek biri var mı, Amerikada? | Open Subtitles | أهناك أحد في فريقك يمكنه مساعدتي هنا في الولايات المتحدة؟ |
| Hey, Frank, yemek pişirmeme yardım edebilecek kimseyi tanıyor musun? | Open Subtitles | فرانك، هل تعرف أي أحد يمكنه مساعدتي في الطهي؟ |
| Neyin olduğunu bilen tek kişi o. yardım edebilecek tek kişi. | Open Subtitles | إنه يفهم ما الخطأ فيك هو الوحيد الذي يستطيع المساعدة |
| Sadece sana yardım edebilecek biri. Eğer sen de bana edersen. | Open Subtitles | لنقل فحسب إنني شخص يستطيع مساعدتك إن ساعدتني |
| Di Regno kalbini almamıza yardım edebilecek biriyle görüşme ayarladım. | Open Subtitles | عندي إجتماع بشخص ما من يستطيع مساعدتنا إعادة تكتسب قلب دي ريجنو. |
| Yapısını yeniden düzenlememe yardım edebilecek tek kişi sensin. | Open Subtitles | و وحدكَ تستطيع مساعدتي لفهمِ طريقة عملها. |
| Teknik olarak sonuncusuyla ilgili size yardımcı olamam çünkü öyle bir doktor değilim. Ama sizi, yardım edebilecek birine yönlendirebilirim. | TED | تقنياً، لا يمكنني مساعدتك بالأخيرة لأنني لست من ذلك النوع من الأطباء، ولكن يمكنني أن أرشدك باتجاه شخص يمكنه مساعدتك. |
| Şayet bu videoyu izliyorsunuz, lütfen bunu bize yardım edebilecek birine gösterin. | Open Subtitles | إذا كنت ترى هذا الفيديو، يرجى علم لشخص آخر يمكن أن تساعد. |
| yardım edebilecek kişileri bulmama izin ver. | Open Subtitles | وتبرئ نفسك، فبوسعي مساعدتك دعني أصحبك لأشخاص يمكنهم مساعدتك |
| Gördüğün üzere bana yardım edebilecek tek kişi var. | Open Subtitles | حسنا,ترين, هنالك شخص وحيد بإمكانه مساعدتي. |
| Bu arada saçın konusunda gerçekten yardım edebilecek birini tanıyorum. | Open Subtitles | بالمناسبة.. أعرف شخصاً يستطيع مساعدتكِ في شعركِ هذا |
| Ancak aslanlarla yaşayan toplumlar aslanlara en çok yardım edebilecek en iyi konumdakilerdir. | TED | إلّا أنَّ المجتمعات المحيطة بالأسود هي أفضل من يمكنه مساعدة الأسود. |