| Önce burayı toplayacağım, sonra yemek odasındaki kitapları toplayıp, buraya getireceğim ve tekrar sandığa koyacağım. | Open Subtitles | بعد أن أُنظف هذا، يبجب أن أُنظف غرفة الطعام من كل هذه الكتب. أُحضرهم هُنا, وأضعهم مجدداً فى التابوت, |
| yemek odasındaki Profesör Plum'du, bir iple öldürmüş. | Open Subtitles | من قام بها هو البروفيسور بلام في غرفة الطعام وسلاح الجريمة هو الحبل |
| yemek odasındaki prizi tamir etmen gerekiyor. | Open Subtitles | أريد منك أن تُصلح فيش الكهرباء في غرفة الطعام |
| Şimdi ben diyorum ki Bayan Scarlet yemek odasındaki bıçaklı katildir. | Open Subtitles | الآن سأفترض و اقول أن الآنسة سكارليت هي القاتلة في غرفة الطعام بواسطة السكين |
| yemek odasındaki döşemenin altında saklı olan ordu tüfeklerine. | Open Subtitles | بنادق الجيش، يا سيدي، مخبئة في الدعامات فوق غرفة الطعام. |
| O yemek odasındaki ilk sarhoş sen değildin, buna emin olabilirsin. | Open Subtitles | لم تكن أول ثملٍ في غرفة الطعام تلك، يمكنني أن أؤكد لك |
| yemek odasındaki soyu tükenmiş olması gereken Fae büyükleri senino histerik insan karşıtı hitabetini yemiş olabilir. Ama Bo yemez. | Open Subtitles | أولائك الفاي العجائز في غرفة الطعام قبلوا خطبتك الهيستيرية ضد البشر ،لكن بو لن تفعل |
| Evet, yemek odasındaki telefonu kullanabilirsin. | Open Subtitles | أجل، هناك هاتف في غرفة الطعام بوسعك إستخدامه |
| yemek odasındaki dolapta bir radyo olduğuna eminim. | Open Subtitles | من المؤكد أنّه يوجد راديو في غرفة الطعام |
| yemek odasındaki karışıklık için özür dilerim. | Open Subtitles | أعتذر عن الفوضى التي تركتها في غرفة الطعام |
| Sonra da yemek odasındaki gümüşleri temizle. | Open Subtitles | بعدها، نظفي فضيّات غرفة الطعام |
| Bence ışıkların sönmesi için yemek odasındaki lambayla da o oynadı. | Open Subtitles | وأظن أنه تعبث بأنوار غرفة الطعام |
| Benimki yemek odasındaki sandalyenin üzerinde. | Open Subtitles | خاصتي على الكرسي في غرفة الطعام |
| yemek odasındaki tasvirinizi çok beğendim. | Open Subtitles | انا حقاً أعجبت برسمك في غرفة الطعام |
| Walt'ın ofis telefonu yemek odasındaki masada. | Open Subtitles | (رقم هاتف مكتب (والت على طاولة غرفة الطعام |
| Şimdi ben diyorum ki Bayan Scarlet yemek odasındaki bıçaklı katildir. | Open Subtitles | الآن سأفترض (و اقول أن الآنسة (سكارليت هي القاتلة في غرفة الطعام بواسطة السكين |
| yemek odasındaki masanın üzerinde. | Open Subtitles | انه على طاولة غرفة الطعام |
| Marie'yle yemek odasındaki ufak numarası hakkında konuşmam gerek. | Open Subtitles | (احتاج ان اتكلم مع (ماري. حول حيلتهــا ٌ في غرفة الطعام |
| Ve yemek odasındaki yatakta içiyoruz. | Open Subtitles | ونحن نشرب في سرير غرفة الطعام |