| Benimki, rüzgarda dalgalanan uzun otların olduğu yemyeşil bir çayır. | Open Subtitles | لقد حلمت بمرعى أخضر يغطيه العشب الطويل ويكون مائل قليلا |
| yemyeşil bir yaşam adasına dönüşmüştü. | TED | الكومة بأكملها كانت ساترا أخضر مليء بالحياة |
| Hayır. Onun yerine ellerimin kanı boyar da kızıla döndürür o yemyeşil suları. | Open Subtitles | ،كلا، بدلاً من يدياي تلطخ البحار القرمزية .سوف تحول المياه الخضراء إلى حمراء |
| Onları, çocukluk anlarımızın yemyeşil cenneti olarak hatırlıyorum. | Open Subtitles | انها تثير الحنين في داخلي تلك الجنة الخضراء التي كانت مرتعا لنا أيام الطفولة |
| Altı ay sonra burası yemyeşil olur. Sürü de, oğlanlar da semirir. | Open Subtitles | وستكون هذه المساحات خضراء بعد 6 اشهر وسيسمن القطيع والفتيان كذلك |
| Bin yıl önce, buralar yemyeşil ve güzeldi kristal kırılmadan önce. | Open Subtitles | منذ ألف عام، كانت الأرض خضراء حتى تصدعت البلورة |
| Her yer yemyeşil olacak. | Open Subtitles | الخضرة ستغطى كل شيء |
| Ekrandaki her şey yemyeşil oldu. | Open Subtitles | كل شئ ، ذو لون أخضر على شاشتي، أيها الربان |
| Dün geceki fırtına havayı temizlemiş ve çimenler yemyeşil. | Open Subtitles | العاصفة ليلة أمس أنعشت الجوّ والعشب أخضر من أي وقت مضى |
| Sonra çiçekler açacak, her yer yemyeşil olacak ve etrafta beyaz tavşanlar gezinecek. | Open Subtitles | وبعد ذلك الطبيعة تمتلئ بالأزهار وكل شيء يصبح أخضر والأرانب البيضاء الصغيره تطير في كل مكان |
| yemyeşil bir çayırda, güzel genç bir kadın çiçek toplamaktadır. | Open Subtitles | في مرج خصب أخضر, إمرأه جميلة صغيرة تلتقط الزهور |
| Beni yemyeşil çayırlarda yatırır sakin suların kıyısına götürür ve içimi tazeler. | Open Subtitles | يجعلني أستلقي في مرج أخضر ويسقيني من الماء الراكد ويستعيد روحي |
| Bırak kendini kızım! yemyeşil otlaklara doğru. | Open Subtitles | أطلقي العنان يا فتاة إلى المراعي الخضراء |
| yemyeşil çayırlar, cıvıldayan kuşlar, gülümseyen dost yüzler. | Open Subtitles | حيث الحقول الخضراء و شدو الطيور و الوجوه المبتسمة الودودة |
| Oysa, yemyeşil çayırlar korkunç cinayet kurbanlarının gömüldüğü gizli yerlerdi. | Open Subtitles | الحقول الخضراء هي أماكن سرية لدفن ضحايا جرائم سخيفة |
| Gerçekten yemyeşil bir bahardı. | Open Subtitles | لقد كانت بحق ، جنة الله الربيعية الخضراء |
| Toprağın yemyeşil ve yiyecek dolu olduğu bir cennet. | Open Subtitles | الجنة ذات المروج الخضراء الجنة وفيرة الغذاء. |
| Yüzlerce dönüm kaplayan büyük yemyeşil bir vadi gördük. | Open Subtitles | رأينا مساحة خضراء شاسعة من العنب لألاف الهكتارات |
| Rüyada vakit akşam üstü çimen yemyeşil, gölgeler uzamaya başlamış. | Open Subtitles | حيث تبدأ الظلال فى التزايد فوق حديقة خضراء مثمرة |
| yemyeşil çimen ve koca ağaçlar olacak. | Open Subtitles | حيث سنزرع مساحات خضراء بالعشب و بأشجار كبيرة |
| Orada daima yemyeşil kalır. | Open Subtitles | هناك ستكون دائمة الخضرة |
| Kocaman, yemyeşil gözleri ve çok güzel buğday teni var. | Open Subtitles | لها عينان خضراوتين كبيرتين وبشرة بنية اللون جميلة |
| Diyor ki, yemyeşil çayırlara doğru onu takip etmeliymişiz. | Open Subtitles | يقول أننا يجب أن نتبعه لمراعي أكثر خضرة! |