| Tanımadığım önemsiz insanların anma töreninde yeri yok. | Open Subtitles | الناس البسطاء الذين لا أعرفهم لا مكان لهم فى مراسم الذكريات |
| Pencere yok, park yeri yok, ve burada bir adam öldü. | Open Subtitles | لا نوافذ لا مكان لتركن سيارتك فيه ومات رجل هنا |
| Saklanacak yeri yok. Yakala onu anne. | Open Subtitles | لا يمكنها الاختباء لا يوجد مكان تختبىء فيه. |
| - Gidecek başka bir yeri yok, baba. - Annesi nerede? | Open Subtitles | ـ ليس لديها مكان آخر لتولج له، أبي ـ أين والدتها؟ |
| Teknik olarak, koyacak bir yeri yok çünkü adama tekmeyi koydun. | Open Subtitles | إنه ليس لديه مكان لأنكِ قمتِ بركله الى الخارج |
| O çocuklardan bazılarının kalacak yeri yok ben de onlara yer bulmaya çalışan çenebaz herifim. | Open Subtitles | بعض هؤلاء الأطفال ليس لديهم مكان للعيش لذا أنا الأحمق الذي يحاول أيواءهم |
| Bence saklanacak ya da yardım alabilecek pek fazla yeri yok. | Open Subtitles | . اعتقد انه ليس له اماكن كثيرة للاختباء فيها او كثير من الناس يتجه اليهم |
| Anlattıklarını sen de duydun. Kadın sıfır. Gidecek bir yeri yok. | Open Subtitles | لقد سمعت ما قالت، بأنه لم يتبق لها شيء لا مكان لتذهب إليه، امرأة يائسة |
| Bu hayvanın dünyada yatacak yeri yok. Onu kilitli tutmak için çok uğraştım. | Open Subtitles | .لا مكان لذلك الوحش في العالم عملتُ جاهداً لإبقائه محتجزاً |
| Oğlu öldü, evi yanıp yerle bir oldu ilçe merkezinden başka gidecek hiçbir yeri yok. | Open Subtitles | إبنه مات، بيته إحترق كليّا، لا مكان ليتحوّل إليه غير مقر المقاطعة. |
| Zorbaları destekleyenlerin, zorbalığı kabullenenlerin yeni düzende yeri yok. | Open Subtitles | هؤلاء الذين يعينون الطغاة والذين يقبلون الاستبداد لا مكان لهم في ترتيب العالم الجديد |
| Açıkçası, Carl, "memiş" kelimesini kullanabileceğin bir iş yeri yok. | Open Subtitles | في الحقيقة "كارل" لا يوجد مكان ملائم لاستخدام الكلمة "بزووم" |
| Şunu da eklemek isterim: bu muhteşem ülkenin geçmişinde, şimdisinde ve geleceğinde evimiz diyebileceğimiz daha güzel bir yeri yok. | Open Subtitles | أعترف انه لا يوجد مكان أفضل في بلدنا العظيم لنسميه موطننا في الماضي,الحاضر,او المستقبل |
| Galiba orada birisi var. Kaçacak yeri yok. | Open Subtitles | يبدوبأنأحدهمهناك، لا يوجد مكان الاختباء |
| Tina Cohen-Chang ve vampir tarzının bu okulda yeri yok. | Open Subtitles | تينا كوهين تشانغ و طرق مصاصي الدماء ليس لديها مكان في هذه المدرسة |
| Yaptığı büyük işler var ama sergileyecek bir yeri yok. | Open Subtitles | حسنًا،إنها لديها كل هذه الأعمال الرائعة و ليس لديها مكان لتعرضها به |
| - O bizden biri. Gidecek hiçbir yeri yok. | Open Subtitles | إنه واحد منّا، ليس لديه مكان آخر ليذهب له |
| Ama bizimkilerin gidecek hiçbir yeri yok. | Open Subtitles | لكن قومنا ليس لديهم مكان اخر ليذهبوا إليهِ |
| Bence saklanacak ya da yardım alabilecek pek fazla yeri yok. | Open Subtitles | اعتقد انه ليس له اماكن كثيرة للاختباء فيها او كثير من الناس يتجه اليهم |
| Çünkü buna neden olduğuna inandığım şeyin resmi raporda yeri yok. | Open Subtitles | لأن مهما إعتقدت لربما حدث، ذلك ليس له مكان على تقرير رسمي. |
| Gerçeklikten yoksun, çapraşık kuramların alanımızda yeri yok. | Open Subtitles | للملاحظة التجريبية نظريات مُبهمة خالية من الواقع ليس لها مكان في ارضنا |
| Ayrılmış park yeri yok. | Open Subtitles | لا يوجد أماكن إضافية لإيقاف سيارته |
| Arasının televizyonda yeri yok. | Open Subtitles | أما ما بين ذلك فلا مكان له في التلفزيون |
| Bunun ne senin ne de benim geleceğimizde yeri yok. Artık her şey bitti. | Open Subtitles | أنه ليس له مكان في مستقبلك، ولا في عقلك. |
| Musa'nın tanrısı kötü bir general... çekilecek yeri yok. | Open Subtitles | رب موسى يفتقر لفن القياده الحربيه لم يترك له مكانا يتقهقر فيه |