| Fasulyeleri haşlarken ne kadar yersen o kadar çoğalır derler. | Open Subtitles | عندما تُسخّن الفاصوليا كلما أكلت أكثر ، كلما نمت أكثر |
| Bu tıpkı patlamış mısıra benzer. Ne kadar çok yersen, o kadar çok istersin. | Open Subtitles | إنها كصندوق الحلوى كلما أكلت منه كلما أردت المزيد |
| Az yersen, tadı fena değil. | Open Subtitles | إذن لو أنّك أكلت كمية صغيرة نصف علبة،فانك تريد تلك القوّة |
| Soğuk şeyler yersen, lezzeti değil, soğuğu hissedersin. | Open Subtitles | أتعلمين، عندما تأكلين شيئا باردا، فإنك تتذوقين طعم البرودة، لا النكهة |
| - çok fazla yersen.. zehirlenirsin.. | Open Subtitles | إن أكلتِ كثيراً، فسوف تتسمّمين كما أنكِ ستصابين بطفح جلدي |
| Onu yersen çarmıha gerilirsin. Başkasının başına geldi. | Open Subtitles | أنه ملعون ستصلب إذا تناولته لقد حدث ذلك مع آخر |
| Ve ne kadar bira içersen iç, ne kadar barbekü yersen ye ya da k*çın ne kadar büyürse büyüsün, dünyada hiç bir şey bunu değiştiremez. | Open Subtitles | فلا يعني بأي حال كم من البيرة شربت أو من الباربيكيو أكلت أو كم كان مقدار زيادة مؤخرتك سمنة لا شئ يمكنه أن يغير تلك الحقيقة |
| Eğer yeteri kadar yersen, yıllar sonra, insana benzeyen... bir şey oluyorsun. | Open Subtitles | إذا أكلت بما فيه الكفاية منه على مر السنين يتحول إلى هذا أقل من الجنس البشري |
| Eğer bu parayı yersen beş kağıt veririm. | Open Subtitles | سأعطيك خمسة دولارات إذا أكلت هذه العملة المعدنيه |
| Evet, eğer onun pişirdiği yemekten yersen... bütün gün acıkmazsın. | Open Subtitles | نعم، إذا أكلت طعامه الذي أعده فلن تشعر بالجوع طوال اليوم |
| Gerçekten, çilek aromasında bazı kimyasallar varmış eğer hepsini yersen biyonik güçlerin oluyormuş. | Open Subtitles | هذا صحيح هناك نوع من الكيماويات في نكهة الفراولة و أن أكلت منه الكثير يمنحك هذه القوة الآلية |
| O kadar acı mı? Onu yersen, beş gün boyunca durmadan sıçarsın. | Open Subtitles | إذا أكلت ذلك , سوف تتغوط على نفسك لمدة خمسة أيام |
| Dinle, eğer yersen göz bağını çıkarırım. | Open Subtitles | انظري , اذا أكلت سأنزع عنك عصابة العينين |
| Sıcak şeyler yersen, lezzeti değil, sıcağı hissedersin. | Open Subtitles | عندما تأكلين شيئا ساخنا، فإنك تتذوقين طعم السخونة، لا النكهة |
| O kadar acılı, tuzlu ve tatlı şeyler yersen tabi ki miden kaldırmaz. | Open Subtitles | معدتك متأثرة لأنكِ تأكلين الأشياء كثيرة التوابل والأشياء المالحة والحلوى كثيراً |
| Elinle yersen, doğru büyüklükte alırsın... | Open Subtitles | لو أكلتِ بيداكِ سوف تكونين قادرة على صنع الحجم الصحيح |
| Steinwitz, eski bir Voodoo efsanesine göre birinin kalbini çıkarıp, atması durmadan yersen, o kişinin yalnıza gücünün değil aynı zamanda ruhunun da elde edebileceğini söyledi. | Open Subtitles | تقول بأنّه إن اقتلعت قلب شخصٍ ما و تناولته قبل أن يتوقف عن الخفقان فإنّك لا تكتسب قوّة الشخص فحسب بل و روحه أيضاً |
| Bu mantardan yersen saatlerce kendinden geçersin. | Open Subtitles | اذا اكلت فطرا مثل هذا ... انت لن تكون نفسك لساعات |
| Beni yersen tüy yumağı olur. | Open Subtitles | أذا أكلتني ستحصل على كرة شعر كبيرة. |
| Ama sabah yersen akşam yemeği için kahvaltı olmaz. | Open Subtitles | ,لكن أن أكلته في الصباح . لن يكون فطوراً للعشاء |
| Sen onu yersen, canavarda seni yer. | Open Subtitles | ان أكلتي سرطان البحر اذن الشيطان سيأكلكي |
| Benden yeterince yersen, seni başkan yapabilirim hatta belki de dünya imparatoru. | Open Subtitles | إن تناولت كمية كبيرة منّي، بوسعي أن أجعلك رئيساً، بل إمبراطوراً على العالم، |
| Ökseotunu yersen ölebilirsin. | Open Subtitles | تلك السمكه ستكون قاتله لو اكلتيها |