Bence farkında olmadığın bir vücut dili okuma yeteneğin var. | Open Subtitles | أعتقد بأن لديك موهبة لا شعورية في قراءة لغة الجسد |
Seni hor gördüğümü sanma tatlım. Bir yeteneğin olması güzel şey. | Open Subtitles | لم أكُن أسخر منك يا عزيزي، من الجيّد أنّك تملك موهبة. |
Sanıyorum hepimiz, yeteneğin tekniğe hakim olmaktan kaynaklandığı konusunda hem fikiriz. | Open Subtitles | أعتقد أننا جميعاً نتفق على أن الموهبة تأتي من إتقان التقنية |
yeteneğin Mocambo-Romanov düzeyine gelince başarmış sayılırsın. | Open Subtitles | ما إن تبلغ موهبتك موكامبو و رومانوف حتى تنتهي |
Yük olma konusunda endişelenmekten çok yalan söyleme yeteneğin hakkında endişelen. | Open Subtitles | دعكِ من القلق بشأن كونك عائقاً واقلقي بشأن قدرتك على الكذب. |
- yeteneğin olduğu için şanslısın. - Bir de bana baksana. | Open Subtitles | انتي محظوظة لانه لدك مهارات طبيعيه ليس مثلي |
İklim değişikliğine karşı koyarken, Alet takımımızda bu yeteneğin olmasının ne kadar önemli olduğunu ispatlayacağına inanıyorum. | TED | أثناء مواجهتنا لتغير المناخ، أعتقد أن تمتعنا بهذه القدرة ضمن حلولنا المتاحة سيثبُت أهميتها. |
Eşsiz bir yeteneğin olduğunu söylemiştim. Şimdi onu kullanmanın zamanı. | Open Subtitles | لقد أخبرتكِ أن لديكِ قدرة فريدة، والآن حان وقت استخدامها. |
Hiç bir fikrim yoktu, böyle bir yeteneğin olduğuna dair. | Open Subtitles | لم نكن نتصور أبداً أنك تمتلك موهبة من هذا النوع. |
- Doğal bir yeteneğin var ama çok sık duygularının kaçmasına izin veriyorsun. | Open Subtitles | لديك موهبة طبيعية ولكن في كثير من الأحيان أن تدع عواطفك تذهب معك |
İyi bir yalancının yeteneği insanları yalan söyleme yeteneğin olmadığına inandırmaktır. | Open Subtitles | موهبة الكاذب الجيد تجعل الناس تعتقد أنك تفتقر إلى موهبة الكذب |
Bir yeteneğin var su götürmez bir yetenek ve bunu kullanmak senin görevin. | Open Subtitles | لديك موهبة موهبة أكيدة وواجب عليك لاستخدامها. |
Hayır, aceleci olma sakın çünkü bu konuda yeteneğin var. | Open Subtitles | لا ، لا تتسرعي فقد حصلتِ على الموهبة لفعل ذلك |
Evet, bunun hakkında konuşmaya gerçekten alışık değiliz, yeteneğin, yaratıcılığın hakkında, bu şekilde. | TED | الآن، نحن عادةً لا نتحدث عن هذا بالفعل، و عن الموهبة و عن الإبتكار بهذه الطريقة. |
Yılanı takan kadın rüyasında seni görecek ve yeteneğin dönecek. | Open Subtitles | المرأة التي ستعتمره ستحلم بك وستعيد إليك موهبتك |
Yetenek yarışmasında fıkra anlat. yeteneğin ne? | Open Subtitles | يجب ان تخبري مشاهير النكت عن موهبتك ماهي موهبتك؟ |
Ama işler zorlaştıkça sorunlarla başa çıkma yeteneğin gülümseyip her şey yolundaymış gibi davranmaktan 100 kat daha güçlüdür. | Open Subtitles | لكن قدرتك على تخطي الأمر عندما يزداد صعوبةً، هي أقوى بكثير من الابتسام والتظاهر بأن الأمور على ما يُرام. |
Bu haksızlık usta yeteneğin ve hızlı bir makinen var. | Open Subtitles | ذلك ليس صحيحا لديك مهارات مجنونة وجهاز سريع |
Uyum yeteneğin keşfetmeye başladığımda en heyecan verici bulduğum şey onu geliştirebileceğimiz olmuştu. | TED | عندما بدأت في استكشاف القدرة على التكيّف، الشيء الذي وجدته أكثر إثارة؛ هو أننا بإمكاننا تحسينها. |
İnsanın bütün hayatını bir cümlede özetleme konusunda inanılmaz bir yeteneğin var. | Open Subtitles | أتعلم , أن لديك قدرة خارقة في تلخيص حياة كاملة لرجل ما في جملة واحدة |
Böyle iki büyük yeteneğin Sardunya'da beraber çalışmaktan zevk alacaklarına eminim, ve bu da Anglo-Sovyet işbirliğine yardımcı olacak. | Open Subtitles | أنا متأكد بأن اثنان مثل هذه المواهب ستستمتع بالعمل سويا في ساردنيا والتي ستجعل من التعاون الإنجليزي السوفييتي حقيقة |
Sadece hatırlamanı istiyorum, kolay bir yeteneğin yok. | Open Subtitles | أريد فقط أن أذكركِ بأن هبة مثل التى لديكِ ليست بسيطة على الإطلاق |
Eğer bir tanesinin üstesinden gelebilirsen, ateşbükme yeteneğin efsanevi oluyordu. | Open Subtitles | و إن استطعت الإمساك بواحد ستكون مهارتك في التسخير أسطورية |
Eğer milyonlarca dolar kazanmak istiyorsan ve hiçbir yeteneğin yahut eğitimin yoksa bunun için en uygun yer eğlence sektörüdür. | Open Subtitles | وإذا كنت بحاجة لكسب مليون دولار ولاتملك أي مواهب حقيقية أو مستوى تعليمي أفضل مكان لفعل ذلك هو وسائل الاعلام |
Pek çok alanda nadir rastlanan bir yeteneğin var ama ayak oyunları bunlardan biri değil. | Open Subtitles | أنت موهوب بشكل نادر في عدة أشياء لكن سياسة المكتب ليست إحداها |
- Demek şekerleme yapmak senin özel yeteneğin? | Open Subtitles | حسناً , الاسترخاء .. أهذه مهاراتك الخاصة ؟ |
Özel bir yeteneğin var. Bu fırsatı harcama. | Open Subtitles | انت عندك موهبه جميله متخليهاش تضيع فالهوا |
Ve yaşamımda, her türlü fazla başarılı kişi için en önemli yeteneğin tatil olduğunu keşfettim. | TED | و كذلك في حياتي، أكتشفت أن العطلات هي أهم مهارة للأشخاص الذين تخطوا أنجازاتهم. |