yeteneğinden şüphe etmiyorum ama bence daha büyük bir operasyon bu. | Open Subtitles | ليس أنني أشكك في قدرتك ولكنّي أرى هذه عملية كبيرة |
Benim hakkımda en çok neden endişeleniyorsunuz? Yalan söylemek için kullandığın psikopat yeteneğinden ve doğruymuş gibi davranmandan. | Open Subtitles | وما أكثر شيء يقلقكِ مني؟ قدرتك السيكوباتية على الكذب ثم التظاهر بأنها الحقيقة |
Ve kimse yeteneğinden prim yapmıyor, tersine onu destekledik. | Open Subtitles | و لا أحد يستغل موهبتك و لكننا هذبناها |
İş için de biraz yeteneğinden bırak. | Open Subtitles | وفّر بعض موهبتك للعمل. |
Bu gece aramızda çok yetenekli bir şarkıcı var, ülkesine olan bağlılığı yeteneğinden de fazla. | Open Subtitles | نحن نسعد الليلة , بأن يكون معنا مطرب,موهبته الرائعة لا يفوقها شئ إلا عشقه لوطنه |
Ama işe yararlılığının, duygularını odaklama yeteneğinden öte geldiğinden eminim. | Open Subtitles | لكنّي متأكّدٌ أنّ فاعليّتها تعتمد على قدرتكِ في تركيز مشاعرك. |
Şüpheli kurbanları daha çok işkence yapmak... amacıyla hayatta tutma yeteneğinden zevk alıyor. | Open Subtitles | او جراحات على ضحاياه نظن ان هذا الجاني يحصل على سعادته من قدرته على ابقاء ضحاياه أحياء |
Bu bakterinin radyasyona direnç yeteneğinden bir parça bile alsak şu ankinden çok daha iyi olurdu. Ki şu an sahip olduğumuz tek şey cildimizdeki melanin. | TED | حتى وإن اكتسبنا جزء صغير فقط من قدرتها على تحمل الإشعاع، سيكون أمرأ جيداً للغاية بالمقارنة مع ما نمتلكه الآن، ألا وهو صبغ الميلانين في جلدنا. |
Bana yeteneğinden bahset hadi. | Open Subtitles | أخبريني عن هبتك |
Peki bana şu yeteneğinden biraz bahsetsene. | Open Subtitles | إذاً ، أخبرنى أكثر عن قدرتك الخاصة |
Bana şu yeteneğinden biraz bahsetsene. | Open Subtitles | أخبرني قليلا عنها , عن قدرتك الخيالية |
Jonas, sen yeteneğinden ibaret değilsin. | Open Subtitles | جوناس ، انت اكثر من مجرد قدرتك |
Pislik. Ona yeteneğinden bahset Grady. | Open Subtitles | "أخبرها عن موهبتك "جريدى |
Rakibini mahvetmesiyse tamamen yeteneğinden. | Open Subtitles | وتحطيم الخصوم ليس عادته بل موهبته |
Buraya taşındığımızda, annem Bo'nun bu yeteneğinden bahsetmesine izin vermedi. | Open Subtitles | عندما انتقلنا إلى هنا، لم تسمح والدتي لـ "بو" بأن يتحدث عن موهبته |
- Zor olduğunu biliyorum ama ona yeteneğinden bahsettiğine inanamıyorum. | Open Subtitles | -أعرف أن الأمور معقدة -ولكنني لا أصدق أنكِ إخبرتيها عن قدرتكِ |
Bana yeteneğinden bahset. | Open Subtitles | إذاً ، اخبريني عن قدرتكِ |
Güçleri, bu hissetme yeteneğinden gelir. | Open Subtitles | قوته تأتى من قدرته هذه على الشعور |
Kimse onun yeteneğinden şüphe etmiyor. | Open Subtitles | لا يمكن لأحد أن يشك في قدرته. |
Kendini birini vurmaktan alıkoyma yeteneğinden şüphe duyuyorum. | Open Subtitles | أشكّ في قدرتها على منع نفسها من إطلاق النار على شخصٍ ما. |
Wil bana yeteneğinden bahsetti. | Open Subtitles | -ويل) أخبرني بشأن هبتك) . |