| Senin için yeteri kadar iyi terapist olup olmadığımı nasıl anlayacaktın? | Open Subtitles | كيف سنعرف بأنني معالج جيد بما فيه الكفاية بالنسبة لك ؟ |
| yeteri kadar iyi olduğumu ispatlamak istemiştim. | Open Subtitles | ولم أرد أن اجرح مشاعرك لكن 00 كنت أريد أن اثبت أنني جيدة بما يكفي |
| Hayır, bu yeteri kadar iyi değil. Uh, odamda, kırmızı çanta. | Open Subtitles | لا, هذا ليس جيد بما فيه الكفايه حجرتى, الحقيبه الحمراء |
| Evet yeteri kadar iyi fakat biraz daha kirli olması. | Open Subtitles | إن الثياب ممزقة بشكل كاف ربما يمكن إضافة المزيد من البقع.. القذارة |
| Ne yani bu kadının amı içmek için yeteri kadar iyi değil mi? | Open Subtitles | ماذا؟ هل مهبل تلك الفتاة غير جيد كفاية بالنسبة لك لتتعاطاه؟ |
| Benim isim yeteri kadar iyi degil mi sizin için? | Open Subtitles | المال الذي ادفعه ليس جيداً بما يكفي لك ؟ |
| Senin için yeteri kadar iyi olmadığını düşünüyorsun,sorun bu mu? | Open Subtitles | إفترضْ إنها لم تكن جيدة بما فيه الكفاية لَك، هل ذلك واضح؟ |
| İşin aslı, tüm bunlar için kendini yeteri kadar iyi hissetmiyor ve buradaki insanlar onu da yargılıyorlar. | Open Subtitles | الحقيقه ,لا يمكنني هي تشعر بأنها جيدة كفاية بعد كل ذلك والناس يطلبون اشياء كثيرا ايضا |
| Gerçek şu ki, ben hiç yeteri kadar iyi olamadım. | Open Subtitles | الحقيقة التى , أنى لم أكن جيد بما فيه الكفاية |
| Gerçek şu ki, ben hiç yeteri kadar iyi olamadım. | Open Subtitles | الحقيقة التى , أنى لم أكن جيد بما فيه الكفاية |
| Bilirsiniz işte, bizde bir kültür aşağılığı var, yani bizim yaptığımız hiçbir şey yeteri kadar iyi değildir. | TED | لأنه لدينا هذه الدونية الثقافية، التي تعني أن اي شيء يأتي منّا ليس جيد بما فيه الكفاية. |
| "Arkadaşlarla toplanalım" demek randevu değildir yeteri kadar iyi olup olmadığını deniyor demektir. | Open Subtitles | لنتقابل مع الاصدقاء هو ليس موعداً غرامياً انه موعد له كي يقرر اذا ماكنت انتِ حقاً جيدة بما يكفي للموعد الغرامي |
| Benim için sorun yok, ama senin için yeteri kadar iyi olup olmadığını anlayana kadar nihai onayımı saklıyorum. | Open Subtitles | أنا موافقة بشأن ذلك، و لكن أنا أحجز الموافقة النهائية حتى يمكنني تحديد ما إذا كانت جيدة بما يكفي لك |
| Ama bu senin için yeteri kadar iyi değildi. | Open Subtitles | ولكن هذا لم يكن جيد بما فيه الكفايه كان لابد ان تعبر الخط |
| Sana yeteri kadar iyi ödeme yapsam, sen de soru sormadan sadece füzeleri teslim etsen nasıl olur? | Open Subtitles | ماذا عن ان ادفع لك بشكل كاف فى ان تسلم الصواريخ لاجلي ولا تسأل اية اسئلة؟ |
| Neden yaptığım hiçbir şey hiçbir zaman senin için yeteri kadar iyi değil? | Open Subtitles | لماذا لا يوجد شيء افعله قط، جيد كفاية لك؟ 392 00: 13: |
| En büyük korkum asla yeteri kadar iyi olamamak. | Open Subtitles | أكبر مخاوفي هذه كانت, لم أكون جيداً بما يكفي |
| yeteri kadar iyi değilim. Hiç olmadım zaten. | Open Subtitles | أنا لست جيدة بما فيه الكفاية و لم أكن يوما ً |
| Ama hikâyelerin yeteri kadar iyi değil ve bu da içkiden kaynaklanıyor. | Open Subtitles | ولكن قصصك ليست جيدة كفاية وكل هذا بسبب أنك تشرب كثيراً |
| O'nunla konuşmak için bile yeteri kadar iyi değilim, değil mi? | Open Subtitles | أنا لستُ جيداً بما فيه الكفاية لكي أتحدث حتى إليها، أليس كذلك؟ |
| Hiç kimse benim küçük kızım için yeteri kadar iyi olamayacak. | Open Subtitles | لا احد سيكون جيداً كفاية لإبنتي الصغيرة |
| Basarisiz bir yazarin kendine aciyan ve sürekli hap yutan esi olmak yeteri kadar iyi degil mi? | Open Subtitles | كونكِ زوجة كاتب فاشل ليس جيّداً بما يكفي لتتناولي حبوب مانع الحمل وتشعري بشفقة ذات؟ |
| Odanın dönmesi, saatin tik-taklaması ve iç sesimin yeteri kadar iyi olmadığımı söylemesi. | Open Subtitles | الغرفة تدور والساعة تدق وأسمع صوتي الداخلي يخبرني بأنني لستُ جيّدة كفاية |
| ♪ İyin yeteri kadar iyi olmadığında ♪ | Open Subtitles | مالذي بإمكانك فعله عندما ♪ ♪ يكون جهدك ليس بكاف |
| Henüz yeteri kadar iyi değil. | Open Subtitles | كلا , لا تنظر إليها لم أنتهى منها بعد |
| Jay'i tanıyanlarınız bilir yeteri kadar iyi olmadığımızı düşünürdü. | Open Subtitles | الي من يعرف "جاي" لم يكن يعتقد اننا جيدين بما فيه الكفاية |