Konsolos Bey, verdiğiniz bu belgenin Arjantin'e göç etmeniz için yeterli olmadığını söylüyor. | Open Subtitles | القنصل يقول أن أوراقك المقدمة ليست كافية لنقلك إلى الأرجنتين |
Eğer 4 tücarın yeterli olmadığını düşünüyorsanız. | Open Subtitles | لو سيادتك لا تجد 4 جمعيات تجارية ليست كافية |
İlk olarak ben yöntemlerimdeki hatayı anladığımı söylemem lâzım. Ve sen de bana bunun yeterli olmadığını söylemelisin. | Open Subtitles | بداية يُفترض أن أقرّ بسوء سلوكي، ثم تخبرني أن ذلك غير كافٍ |
Ama yeterli olmadığını biliyordum. | Open Subtitles | ولكنّني أعرف بأنّ ذلك غير كافٍ |
Bir dava oluşturmak için yeterli olmadığını söylüyorlar, mahkemeye götürülmeyecek. | Open Subtitles | يقولون أنه لا يكفي لبناء قضية ولن تذهب إلى المحكمة |
"Çoğumuz, savaşa katılmamızın yeterli olmadığını hissediyordu." | Open Subtitles | العديد منّا شعروا بأنّه لم يكن كافياً بأنّنا شاركنا في الحرب فقط |
Arkadaşım Jaan Tallinn, füze biliminde olduğu gibi teknolojiyi güçlendirmemizin yeterli olmadığını ifade ediyor. | TED | يشير صديقي جان تالين إلى أنه كما هي الحال مع الصواريخ، ليس كافيًا أن نجعل التكنولوجيا لدينا أقوى. |
Ev arkadaşlığı haklarının yeterli olmadığını savunan birkaç nonoşun söyledikleri şeyler işte. | Open Subtitles | مجموعة من الشواذ الحمقى يشتكون من أنّ حقوقهم في التزاوج ليست كافية بالنسبة لهم |
İlaçların yeterli olmadığını söylemek için geldim. | Open Subtitles | لقد أتيت لأخبرك أنّ الأدوية ليست كافية |
%50'nin ona yeterli olmadığını düşünüyorum artık. | Open Subtitles | عدا أن الآن بدأت أفكر ربما 50% ليست كافية لها |
Paris Konferansı'nı doğru yolda atılan bir adım olarak gördüğünü ama bunun yeterli olmadığını söyledi. | Open Subtitles | "قال برغم قلق حاضرون مؤتمر "باريس شعر وأنها كانت خطوة بالاتجاه الصحيح ولكنها ليست كافية بالطبع |
Ona 12 saatin yeterli olmadığını Söyle. | Open Subtitles | أخبره بأن 12 ساعة ليست كافية |
- Bulduğumuzun yeterli olmadığını. | Open Subtitles | -انها ليست كافية ! |
İlk olarak ben yöntemlerimdeki hatayı anladığımı söylemem lâzım. Ve sen de bana bunun yeterli olmadığını söylemelisin. | Open Subtitles | {\pos(190,230)} بداية يُفترض أن أقرّ بسوء سلوكي، ثم تخبرني أن ذلك غير كافٍ |
- Sana bunun yeterli olmadığını söyledim. | Open Subtitles | - لقد أخبرتك - هذا غير كافٍ |
- Evet, yeterli olmadığını biliyorum. | Open Subtitles | أعلم، (فيش) انه عمق غير كافٍ |
Ama asal sayıların peşine düşer düşmez, herhangi bir asal sayının kuvvet olarak alınmasının yeterli olmadığını görürüz. | TED | ولكن بمجرد أن نصطاد الإعداد الأولية الضخمة، سندرك أنه لا يكفي فقط وضع أي عدد أولي في محل القوة. |
Ve birazdan bunun yeterli olmadığını öne süreceğim. Yüzyıllar boyunca yapılan müdahalelere bakarak başlayabileceğimizi bulduk, | TED | و سأقترح عليكم ما لا يكفي في غضون دقيقة. و جدنا أنه في إمكاننا فحص التدخلات النفسية خلال القرون, |
Bunun yeterli olmadığını bilecek kadar iyi tanıyorum kendimi. | Open Subtitles | ولكن كنت أعرف نفسي جيدا بما فيه الكفاية لمعرفة أن هذا لا يكفي. |
Bir seferde, bir insanı iyileştirmenin yeterli olmadığını öğrendim. | Open Subtitles | و عندها عرفت أن علاج شخص واحد في المرة لم يكن كافياً .أردناشيئاً. |
İntikamın yeterli olmadığını öğrenince çaresiz kalmış. | Open Subtitles | أُحبطت حين علمَتْ أنّ الانتقام لمْ يكن كافياً |
Belediye meclisindeki dört yıldan sonra, yarı zamanlı bir meclis üyesi olmanın Stockton'da görmemiz gereken yapısal değişiklikleri yerine getirmek için yeterli olmadığını verilere bakarak fark ettikten sonra başkanlığa aday olmaya karar verdim. | TED | بعد أربع سنوات في المجلس البلدي، قررت أن أترشح لمنصب العمدة، مدركاً أن العمل بدوام جزئي كعضو في المجلس لم يكن كافياً لإحداث التغيرات الجذرية التي نريد رؤيتها في ستوكتون، ووصلت إلى تلك النتيجة بالنظر إلى البيانات. |
Sivil dinin çağımızın köklü adaletsizliklerini düzeltmede yeterli olmadığını biliyorum. | TED | أعرف أن الدين المدني ليس كافيًا لعلاج الظلم المتجذّر في عصرنا. |