| Yetmiş milyon dolar ve tek bir siyah bile yok. | Open Subtitles | سبعون مليون دولار ولا استطيع حتى ان احصل على طاقم من السود |
| Yetmiş yaşındaki bir insan kendi hayatından bahsedebilir ama biz daha 13 yaşında olduğumuz için anlatacak pek bir şeyimiz yok. | Open Subtitles | شخص عمره سبعون عاماً يمكنه الحديث عن حياته لكن نحن لا نملك ما نتحدث عنه بعمر الثالثة عشرة |
| Bunların yüzde Yetmiş biri hiçbir zaman şikayet edilmiyor. | TED | واحد وسبعون في المائة من تلك الحوادث لم تسجل أبدًا. |
| - Üç, beş, iki, beş, Yetmiş bir, on bir. | Open Subtitles | خمسة.. إثنان وعشرون أربعة وسبعون.. أحد عشر |
| Orada tam Yetmiş polis var. Akılları neredeydi? | Open Subtitles | هناك سبعين من رجال شرطة ماذا كانوا يفعلون ؟ |
| Göçmen bürosunu yönetiyorum. Gemide Yetmiş yolcum var. | Open Subtitles | أنا أدير وكالة للهجرة , و لدي سبعين مهاجرا على ظهر هذه السفينة |
| Yetmiş saat, kırk altı dakika ve otuz saniye var. | Open Subtitles | ...سبعون ساعة، وستة واربعون دقيقة و ثلاثون ثانية من الان |
| Yüzde Yetmiş falan. | Open Subtitles | سبعون بالمائة أو شىء من هذا القبيل |
| Dün Bağdat'ta bir markette Yetmiş kişi öldü. | Open Subtitles | سبعون شخص قتلوا في سوق في بغداد الأمس |
| Tabii, bir bakalım. Yetmiş beş yıldır aynı ismi taşıyorum. | Open Subtitles | حسناً, أنا أملكه منذ خمسة و سبعون عام |
| Bak. Yetmiş beş yaşındayım. | Open Subtitles | إسمعى أنا عمرى خمسة و سبعون عام |
| Yüz Yetmiş, aşağı yukarı. | Open Subtitles | مئة و سبعون ، تقريبا |
| Seri katillerin yüzde Yetmiş üçü Cumhuriyetçilere oy veriyormuş. | Open Subtitles | إثنان وسبعون بالمائة من القتلة المحترفون كانوا جمهوريون |
| Son Yetmiş iki saat içinde biri senden patlayıcı satın almaya geldi. | Open Subtitles | شخص أتى ليشتريَ متفجّراتٍ منك في آخر إثنان وسبعون ساعة |
| Üç yüz elli tane Avrupa, iki yüz tane Asya yüz Yetmiş beş tane Amerika, yüz tane Afrika ve on iki tane Prenses Grace anısına basılmış pul var. | Open Subtitles | ثلاثمائة وخمسون أوروبى مئتان آسيوى مائة خمسة وسبعون أمريكى مائة أفريقى و 12 الأميرة "غرايـس" التذكارية |
| Enkazda Yetmiş beş kişi hayatını kaybetti. | Open Subtitles | خمسة وسبعون شخصا ماتوا وسط الحطام |
| Yetmiş kadın var. Birer kürek alıp tüm Oklahoma'yı kazacaklar. | Open Subtitles | لدي سبعين امرأة قادرات على حرث أوكلاهوما كلها |
| Ama bir gün, demirci ustası bir cin Kral'a altından mekanik bir ordu yapmayı önermiş, Yetmiş kere Yetmiş asker, açlık nedir, durmak nedir bilmeyen. | Open Subtitles | ولكن في أحد الأيام سيد حدادين العفاريت عرض أن يصنع للملك جيشاً آلياً من الذهب سبعين سبعين جندي |
| Konuşma terapisi için Yetmiş yıl etkinliğini destekleyecek... | Open Subtitles | العلاج بالتحدث تم خضعة سبعين عام من الدراسات التجريبية |
| Ya varlığının yüzde Yetmiş beşini verirsin, ya da hepsini yitirirsin. | Open Subtitles | خمسة وسبعين بالمائة من ممتلكاتكِ وإلا ستخسرينها كلها |
| bir gün Yetmiş yaşında olacağım... yaşlandığım zaman yaşayıp yaşamadığım kimin umurunda olur? | Open Subtitles | سوف يأتى السبعين عندما تكبر و الجو باردا ولا احد يهتم اذا كنت تعيش او ميتا |
| Beş bin altı yüz Yetmiş yedi. | Open Subtitles | خمسة آلاف وستمائة وسبعة وسبعين. |
| Kız kardeşimin dediğine göre de, adamın onun kirli kıçını görmesi... boşalmasına Yetmiş. | Open Subtitles | قال أختي هذا ورؤيتها وراء القذرة كان كافيا بالنسبة له لينزل. |