| Yavrularını kuryeyle yiyeceğe ulaştıranlar yalnızca Kabarcık Kınkanat böcekler değil. | Open Subtitles | ليست الخنفساء المحرقة ما تستعمل وحدها السّعاة لايصال صغارها للطعام. |
| Kumun altında altı saat bekledikten sonra yiyeceğe ihtiyaçları vardır. | Open Subtitles | بعد اختباء دام ست ساعات تحت الرمل، تصبح بحاجة ماسة للطعام |
| yiyeceğe, ilaca ihtiyacınız var. Mercedes'e göz kulak olman gerek. | Open Subtitles | أنتم بحاجة للطعام والدواء ولابد أن تهتموا لأمر ميرسيدس |
| Bu insanların kalacak düzgün bir yere ve yiyeceğe ihtiyaçları var bunu temin etmekte bize kalıyor. | Open Subtitles | هولاء الناس الفقراء صنعوا هذه الاقامة انا ماعندي غذاء يكفيهم هذا يعود لنا |
| Biz su ve yiyeceğe ihtiyacı var. Diğer arabalar izle. | Open Subtitles | نحتاج الى الماء و الغذاء سوف ابحث في العجلات الاخرى |
| Her gün daha fazla yiyeceğe ihtiyaçları var. | Open Subtitles | كل يوم يحتاجون فيه لطعام سيعودون |
| yiyeceğe para ödemiyor, kontrol noktalarına izinsiz giriyor, ...falan filan. | Open Subtitles | لا تدفع ثمن الطعام, تتدخل في التحقيق القتل, و هكذا. |
| Su ve yiyeceğe ihtiyacı olan binlerce mülteci sınırda toplanmıştı. | Open Subtitles | لقد وصل آلاف النازحين إلى الحدود وهم في حاجة ماسة للماء والطعام |
| yiyeceğe yazık olur. | Open Subtitles | لا أحد يرمي الحيوانات في البئر، فذلك هدر للطعام |
| Üstelik yiyeceğe muhtaç olan ama elde edemeyen kişiler ile çok fazla yiyeceği olan ve onu kolaylıkla çöpe atanlar arasında sosyal adaletsizlik mevcut. | TED | لاحقاً، يظهر عدم التكافؤ الاجتماعي بين الأشخاص الذين هم حقاً بحاجة للطعام ولا يمكنهم الحصول عليه وآخرين يحصلون على الكثير منهم وهم ببساطة يرمونه بعيداً. |
| Yani paramız yiyeceğe falan yetiyordu. | Open Subtitles | لذلك كان هناك مال كاف للطعام وكل شيء |
| Umarım öyledir, çünkü insanların yiyeceğe ihtiyacı var dostum. | Open Subtitles | - آمل ذلك،لانه الناس يحتاجون للطعام يا رجل |
| "Elli aç insanın hemen yiyeceğe ihtiyacı var." | Open Subtitles | يوجد 500 شخص بحاجة للطعام الآن |
| Eh durum öyle değil ve yiyeceğe ihtiyacımız var. | Open Subtitles | حسنا، انه ليس لأننا نحتاج للطعام |
| Daha fazla yiyeceğe ihtiyacımız var yoksa öleceğiz. Tek amaç bu zaten. | Open Subtitles | نحن بحاجة للطعام و إلا سنهلك" "هذا هو الهدف الأساسي |
| Bu insaların yiyeceğe, suya, ilaca ihtiyacı var. | Open Subtitles | هؤلاء الناس لابد أن يأخذو غذاء وماء و دواء. |
| Uzayda sürükleniyor, ...inanç sistemleri olan insanları alıp inançlarını yaratık için yiyeceğe dönüştürüyor. | Open Subtitles | ينجرفون عبر الفضاء يخطفون الناس المؤمنين و يحولون إيمانهم إلى غذاء للمخلوق |
| Yaklaşık 2.000 böcel türü, yiyeceğe dönüştürülüyor, dünya üzerinde iki milyar insanın günlük diyetlerinin büyük bir parçasını oluşturuyor. | TED | قرابة ألفي نوع من الحشرات تحوّل إلى طعام، مشكلة جزء كبيرا من الغذاء اليومي لملياري شخص حول العالم. |
| yiyeceğe, suya ihtiyacımız var, sığınacak bir eve, temiz havaya. | TED | فنحن نحتاج إلى الغذاء والماء والمأوى والهواء النقي. |
| Ve yiyeceğe ihtiyacımız vardı. | Open Subtitles | وكنا في حاجه لطعام |
| Amerika gibi bir ülke ihtiyacının 4 katı yiyeceğe sahiptir. Amerika gibi bir ülke ihtiyacının 4 katı yiyeceğe sahiptir. | TED | دولة مثل أمريكا تملك أربعة أضعاف كمية الطعام الذي تحتاجه. |
| İnsanların çok geç olmadan yiyeceğe, dinlenmeye ve yaralarını sarmaya zamana ihtiyaçları var. | Open Subtitles | ليس للحظة حتى الناس يحتاجون للراحة والطعام والاهتمام بالجرحى |
| yiyeceğe ihtiyacımız var, ağzımız dilimiz kurudu ve bizi tek koruyan şey parçalanan bu aptal araba. | Open Subtitles | إحتجنَا غذاءاً. نحن مُجَفَّفون. وهذه السيارةِ الغبيةِ التي قبل محميةِ نا هذا السُقُوط إلى القِطَعِ. |