| Sana anlatacak zamanı olmadı, şimdi onun adına da konuşuyorum. | Open Subtitles | هو لم يكن لديه الوقت ليخبرك لذا أن سأتكلم من أجله |
| Çok şanslıyım çakmaklı tüfeğini dolduracak zamanı olmadı. Charlie? | Open Subtitles | كنت محظوظاً لانه لم يكن لديه الوقت الكافي لتعبئة بندقيته تشارلي؟ |
| Selefinizin bu hassas meseleyle ilgilenmek üzere... birini görevlendirmeye zamanı olmadı. | Open Subtitles | سلفكم لم يكن لديه الوقت لوضع شخص ما مسؤول عن هذا الموضوع الحساس |
| Zincirlerden kurtulup onu öldürecek kadar zamanı olmadı ki. | Open Subtitles | لم يكن لديه الوقت لتحرير نفسه وقتلها |
| Paraşütün açılacak zamanı olmadı. | Open Subtitles | لم يكن لديه الوقت لفتحها. |