Harekete geçtiğimizde, rehineleri kurtarmak için çok az bir zamanımız olacak. | Open Subtitles | بمجرد أن نتدخل بقوة سيكون هناك وقت ضيق جداً لتأمين الرهائن |
Bunu konuşacak zamanımız olacak ama şimdi değil. | Open Subtitles | لكن سيكون هناك وقت و مكان يمْكِننا النَتحدثَ فيه،لكن لَيسَ الآن. |
Seni burada tutmanın bir yolunu bulduğumuzda bunun için zamanımız olacak. | Open Subtitles | . سيكون لدينا الوقت لهذا . حتي نجد الطريقة لنبقيك هنا |
- Lütfen yapmayın. - Bunu konuşmak için yarın zamanımız olacak. | Open Subtitles | سيكون لدينا الوقت لنتحدث عن ذلك غدا |
Oraya gittiğimizde konuşmak için zamanımız olacak. | Open Subtitles | سيكون هنالك وقت للكلام عندما نصل |
Almanya'daki akrabalarımda dinlenecek zamanımız olacak. | Open Subtitles | سيكون لدينا وقت الاسترخاء مع أقاربي في ألمانيا. |
Sorulara cevap vermek için daha sonra zamanımız olacak. | Open Subtitles | سيكون هناك وقت للإجابة عن الأسئلة لاحقًا |
Bu hikâyenin sonunu getirmek için zamanımız olacak. | Open Subtitles | سيكون هناك وقت لنهاية هذه القصة. |
Cosima yaptığımız yapmadığımız şeyleri konuşmak için ileride çok zamanımız olacak. | Open Subtitles | كوسيما)، سيكون هناك وقت لمناقشة الأفعال والقرارات) التي اتخذناها وقمنا بها |
Daha sonra yas tutacak zamanımız olacak. | Open Subtitles | سيكون هناك وقت للحزن لاحقا |
Yas tutmak için zamanımız olacak. Sonra. | Open Subtitles | سيكون هناك وقت للحداد لاحقا |
Yeterince denek alacak zamanımız olacak mı? | Open Subtitles | هل سيكون هنالك وقت لرؤية حالات كافية ؟ |
Daha sonra dinlenmek için zamanımız olacak. | Open Subtitles | سيكون هنالك وقت للراحة لاحقاً |
Ama senin uçuşunu ayarlamak için çok zamanımız olacak. | Open Subtitles | سيكون لدينا وقت كافي لذا سافر |