| Bu sonunda dünyada yaşayan insanların geleceğini değiştirmek adında sonunda ciddi bir şeyler yaptığımız zaman olabilir. | TED | هذا يمكن ان يكون الوقت الذي نصبح جادين حول تغيير المستقبل لمعظم الناس الذين يعيشون علي سطح كوكب الارض. |
| Dışarı çıktığı zaman onunla konuşmak için iyi bir zaman olabilir. | Open Subtitles | وعندما تخرج.. قد يكون الوقت مناسب للتحدث إليها.. |
| Şimdi onun sakinleştiğini varsayarsak burada güvende olduğumuzdan emin olmak için iyi bir zaman olabilir. | Open Subtitles | الآن، إذا أفترضنا حركته بدأت تبطئ، هذا سيكون وقت مُناسب لنحرص إننا في مأمن هُنا. |
| Bu saldırmak için kötü bir zaman olabilir. | Open Subtitles | هذا سيكون وقت سئ لنتعرض للهجوم |
| Çıkmamız için iyi bir zaman olabilir. | Open Subtitles | هل سيكون الوقت المناسب لو أخذنا جولتنا ؟ |
| Şu an, bizi asıl dava hakkında bilgilendirmek için iyi bir zaman olabilir. | Open Subtitles | ربما يكون وقت الانتظار هذا شيء جيد لتطلعنا فيه علي بيانات القضية التي كنتم تحققون بها |
| Aman Tanrım, kendimi berbat hissediyorum. Bu hafta hariç her zaman olabilir. | Open Subtitles | اوه, يالهى, أشعر شعورا مريعا اى وقت مناسب أخر ماعدا هذا الاسبوع |
| Şu an Pittsburgh'da eski şirketindeki artistik direktörünle yapmış olduğum telefon görüşmesini sana söylemek için iyi bir zaman olabilir. | Open Subtitles | هذا قد يكون الوقت المناسب لإخبارك عن بعض المكالمات التي أجريتها مع المدير الفني لمؤسستك السابقة |
| Şimdi doğru zaman olabilir bu ceket hakkında bir şey söylemek için | Open Subtitles | الآن ربما يكون الوقت الملائم لإخبارك بشيء عن هذه السترة |
| Bu, kısa bir konuşma yapmak için iyi bir zaman olabilir. | Open Subtitles | قد يكون الوقت مناسباً لمناقشة قصيرة |
| İzi takip etmek için iyi bir zaman olabilir. | Open Subtitles | قد يكون الوقت المناسب لبدء ذلك التعقب |
| Şimdi bunun için iyi bir zaman olabilir. | Open Subtitles | الأن قد يكون الوقت مناسب. |
| Oraya küçük bir iş gezisi yapmanız için iyi bir zaman olabilir. | Open Subtitles | سيكون وقت مناسب لك بأن تقوم... برحلة عمل هناك. |
| Bir iş gezisi yapmanız için iyi bir zaman olabilir. | Open Subtitles | سيكون وقت جيد لتقوم برحلة عمل صغيرة. |
| Şu an tünele geri çekilmek için iyi bir zaman olabilir. | Open Subtitles | اه، وهذا سيكون الوقت المناسب للتراجع داخل النفق |
| Bize katılmak için oldukça güzel bir zaman olabilir. | Open Subtitles | هذا سيكون الوقت المناسب للحصول عليها. |
| Bebek için iyi bir zaman olabilir. | Open Subtitles | قد يكون وقت رائع |
| - Belki bu iyi bir zaman olabilir. | Open Subtitles | -ربّما يكون وقت طيب لذلك |
| Aman Tanrım, kendimi berbat hissediyorum. Bu hafta hariç her zaman olabilir. | Open Subtitles | اوه, يالهى, أشعر شعورا مريعا اى وقت مناسب أخر ماعدا هذا الاسبوع |
| Dinle Brian, şu an söylemek için uygun bir zaman olabilir. | Open Subtitles | اسمع يا براين ربما أنه وقت مناسب لأقول لك |