| - Baskı makinem zarar görmüş... harf tahtam kullanılamaz halde. | Open Subtitles | تضررت طابعتي وليس بالإمكان إصلاح صينية أحرفي الصوتية |
| Her halükarda dış koruma kalkanı zarar görmüş olabilir. | Open Subtitles | على أية حال، ربما تكون القشرة الخارجية تضررت |
| Orijinal fotoğraf zarar görmüş, zaman içinde olmuş, sanırım. | Open Subtitles | أعتقد أن هذا ضرر حدث بالصورة الأصلية بمرور الوقت |
| Şimdi, fonksiyonlar zarar görmüş mü onu araştırıyoruz. | Open Subtitles | والآن، نحن بانتظار التقرير لنعرف إن كان هناك ضرر نسيجيّ |
| Kendi kendini iyileştirme yeteneğine rağmen beyni tamir edilemez şekilde zarar görmüş olabilir. | Open Subtitles | حتى مع قدراتها للبقاء أو شفاء نفسها طبيعيا ربما دماغها تضرر بدون إصلاح |
| Özür dilerim doktor. Kısaca Bay Balboa, beyniniz zarar görmüş. | Open Subtitles | ببسطاة يا سيد بالبوا،أنت تعانى من تلف فى المخ |
| Bayan, zarar görmüş, ama Yüce Tanrı'nın eliyle düzeltilemeyecek hiçbir şey yoktur dünyada. | Open Subtitles | إذا آنستي ، لا يوجد في العالم شئء أكثر من متضرر لا يستطيع الله عز وجل أن يصلحه. |
| Doktor Nora zarar görmüş, öfkeli bir kadın. | Open Subtitles | هناك قَدْ يَكُون a طريق أفضل. تَعْرفُ الذي، الدّكتورة نورا بشكل واضح a إمرأة متضرّرة وغاضبة. |
| Dosyanın içerisinde virüsün kayıtları var. Hepsi zarar görmüş. | Open Subtitles | في نفايات الذاكرة توجد بقاية من الفيروس، و لكنها تالفة |
| Eğer yapabilirsek, kopmuş ve zarar görmüş sinirlerin uçlarını kuşkonmaz kullanarak yeniden oluşturabiliriz. | TED | لأنه إذا إستطعنا ذلك، فعندها ربما يمكننا إستخدام نبات الهليون لتشكيل وصلات جديدة بين طرفي الأعصاب التالفة والمقطوعة. |
| zarar görmüş olması da mümkün hiç patlamayabilir de. | Open Subtitles | نعم رغم انه من المحتمل أنها تضررت وأنها لن تنفجر على الإطلاق |
| Bu yazma, ne yazık ki çok kötü bir biçimde zarar görmüş. Çünkü yüzyıllar boyu, kilisedeki yemin seramonileri esnasında kullanılmış ve elle tutulmuş. | TED | للأسف، فإن هذه المخطوطة قد تضررت إلى أبعد حد، وقد ألحقت بها تلك الأضرارلأنها ولقرون تم استخدامها و لمسها أثناء أداء القسم في احتفالات الكنيسة. |
| zarar görmüş olmalı veya belki bir kısa devre. Bir şekilde aküsü bitmiş | Open Subtitles | ربما هناك ضرر أو الإلكترونيات على أية حال البطارية إنقضت |
| Kayıp zamanın beyin çıkıntısının geçici olarak zarar görmüş kısmından kaynakladığını doğruladım. | Open Subtitles | حسنا انا اكتشفت ان فقدان الوقت هو ضرر مؤقت في الدماغ قرن آمون |
| Bu ya çok etkileyiciydi ya da beynin fena halde zarar görmüş. | Open Subtitles | أما ذلك عميق جدا ، او أن دماغك قد تضرر بصورة كلية |
| Nefes borusu çevresindeki kıkırdak zarar görmüş, ölüm sebebi ise nefes borusu ezilmesi. | Open Subtitles | الغضروف حول القصبة الهوائية تضرر ولكن سبب الوفاة كان بالواقع سحق القصبة الهوائية |
| Beyni zarar görmüş bir bebek 3 milyon ederdi. | Open Subtitles | قرار حول تلف دماغي يكون حوالى 3 مليون دولار |
| Ölümcül doku zedelenmesi doğrulandı. Ayrıca sol akciğeri zarar görmüş. | Open Subtitles | يُوجد تلف قويّ لعصب كتِفهِالأيسر. |
| Okuma kafası da zarar görmüş. | Open Subtitles | و رأس القرائة متضرر على أي حال |
| Bacağını kurtarmış olsak da çok zarar görmüş. Yürüme zorluğu çekecek. | Open Subtitles | لقد أنقذنا ساقها ولكنّها متضرّرة جدًّا، ستواجه مصاعب في المشي، إن مشت أصلاً... |
| İki paralel kolon, fakat veriler çok kötü zarar görmüş. | Open Subtitles | صفين متوازيين ولكن معظم البيانات تالفة |
| Ah, zarar görmüş dokunun, telepatik manipülasyon yoluyla saha hafızası ile ... | Open Subtitles | ترميم الأنسجة التالفة من خلال المعالجة التخاطرية |
| Neden bu iyi niyetli düşüncelerini farklı şekilde zarar görmüş biri için de düşünmüyorsun? | Open Subtitles | ... لماذالا تستطيعتطبيقمبادئكالخيرية إلى شخص ما محروم على نحو مختلف ؟ |
| Dosya konumlandırma tablolarımız zarar görmüş. Asla geri kazanamayacağımız sektörler var. | Open Subtitles | جداول تخصيص الملفات لدينا قد تلفت وهناك قطاعات لن تتعافى ابدا |
| Ön ayak bileği kemiği iyileşemeyecek şekilde zarar görmüş. | Open Subtitles | رباطها الكاحليّ الشظوي الأمامي بالكامل قد تضرّر وغير قابل للشفاء أو التعافي. |