| Ben cerrahım. Hayat kurtarırım. Bu adam zaten ölmüş. | Open Subtitles | أنا جرّاح وأنقذ حياة الناس، هذا الرجل ميت بالفعل |
| Terk edilmiş yumurtanın içerisindeki Tyrannosaurus embriyosu zaten ölmüş. | Open Subtitles | جنين –التيرانوصور- في البيضة المهجورة ميت بالفعل |
| İlk önce sana zaten ölmüş olduğunu varsaymanı söylerler. | Open Subtitles | أول شيء يقولونه لك إفترض أنك ميت بالفعل |
| Dr. James,Hunterlar Finnerman'dan doku örneği aldıklarında onun zaten ölmüş olabileceğini düşünüyor. | Open Subtitles | الدكتور جيمس يعتقد أن Finnerman ربما كان ميتا بالفعل عندما وقع الصيادون عينة الأنسجة. |
| "Ona geldiler ve onun zaten ölmüş olduğunu gördüler. | Open Subtitles | "جاءوا إليه ورأى انه كان ميتا بالفعل. |
| yada başka bir deyişle, öldüğümde zaten ölmüş olurum. | Open Subtitles | وسبب آخر, وهو أنني عندما أكون ميت فأنا ميت |
| zaten ölmüş birisinin canını bağışlayamam. | Open Subtitles | لا يمكنني عتق حياه شخص ميت بالفعل. |
| Ama kanun önünde Vincent zaten ölmüş sayılıyor. | Open Subtitles | ولكن (فنسنت)، في نظر القانون، هو ميت بالفعل |
| 5 saat içinde testlere cevap vermezse zaten ölmüş demektir. | Open Subtitles | - إن لم يستجِب فهذا لأنه ميت بالفعل |
| zaten ölmüş. | Open Subtitles | إنه ميت بالفعل |
| Onsuz uzun ve bomboş bir hayat yaşarken zaten ölmüş sayılırım. | Open Subtitles | ! قد أكون ميت حقاً . ولاكن ستكون حياتي فارغة من دونها |