| Almanlar, buna hazırlanmak için dağ savunmasını zayıflattı. | Open Subtitles | فكانت النتيجه أن أضعف الألمان دفاعاتهم فى الجبل ليستعدوا له |
| Yaptığınız şeyler büyüsünü zayıflattı. Şimdi seninle kendim olarak konuşabiliyorum. | Open Subtitles | أيما تفعلون قد أضعف تعويذته، بوسعي مخاطبتك بنفسي، ولو الآن فقط. |
| Senin halkın insan efendilerine isyan ederek şehrimizi zayıflattı. | Open Subtitles | ... لقد أضعف قومك مدينتنا ... بالثورة ضد سادتك البشر |
| - Zillo'yu zayıflattı, evet, fakat... - Mükemmel. | Open Subtitles | انه اضعف زيلو , نعم , لكن - رائع - |
| Bu savaş, Çin'in bir yüzyıldır süren küresel saygınlığını zayıflattı. | TED | أضعفت الحرب مكانة الصين العالمية لأكثر من قرن. |
| Davacının videosu, Lena Lunders'ın yanlış anlaşılmasına yol açtı ve onun finansal durumunu zayıflattı. | Open Subtitles | فيديو المدعي أثَّر بالسلب على التصور الخاص بــ "لينا لاوندرس" و أضعف مالها الخاص بالترفيه. |
| -Şarbon bağışıklık sistemini zayıflattı. | Open Subtitles | -الجمرة الخبيثة أضعف جهازه المناعي |
| Patlama güç alanını zayıflattı. | Open Subtitles | أضعف التفجير المجال |
| Ve emmesini zayıflattı, düşündüğüm gibi. | Open Subtitles | وقد أضعف ذلك سحبها، كما توقعت |
| Şartlar Cao Cao'nun ordusunu zayıflattı. | Open Subtitles | "المناخ أضعف من قوى جيش "ساو ساو |
| Bu hattı zayıflattı. | Open Subtitles | مما أضعف صفّهم |
| Üvey annenin itirafı, mazeretini zayıflattı. | Open Subtitles | اعتراف زوجة ابيك قد اضعف حجتك |
| 30 yıl savaşları Avrupa'yı zayıflattı. Ve zayıf bir Avrupa Müslümanlar için büyük bir teşebbüs nedeni. | Open Subtitles | مولاي حرب الثلاثين عاماً أضعفت أوروبا والقارة الضعيفة إغراء كبير للمسلمين |
| Steroidler zaten bağışıklık sistemini zayıflattı. | Open Subtitles | لقد أضعفت الستيروئيدات جهازه المناعي |
| İksirimiz büyüsünü zayıflatmadı. -Kalbinizi zayıflattı! | Open Subtitles | خلطتنا لمْ تضعف سحرها بل أضعفت قلبكما |