| Annemin kaldırttığı muşamba parçalarının altında, eskimiş zeminin üzerinde saklanıyordu. | TED | كانت تختبيء وراء بقع متروكة من الشمع على الأرضية البالية كانت أمي قد أزالتها. | 
| Karanlığa alışınca, zeminin ve onu çevreleyen duvarların detaylarını anlayabildim. | TED | بينما اعتدت أكثر على الظلام، كنت قادراً على الحصول على تفاصيل الأرضية و الجدران المحيطة. | 
| Yani bunun anlamı, koşmanın itecek bir zemine sahip olmayı gerektirmesi ve zeminin de koşucunun ayaklarını geri itmesidir. | TED | أي أن الجري يتطلب أرضية للدفع منها عند الانطلاق و تدفع هذه الأرضية أيضا في المقابل ساق العداء | 
| Kolyeyi zeminin arasına düşürdüm. Çatıyı ve kenarları güçlendirmişler ama zemini değil. | Open Subtitles | لقد قووا الحوائط والسقف ولكن ليست الأرضيّة هذه الأخشاب مُثبتة بالمسامير فحسب | 
| Duvarların ve zeminin içine girmiş, ilerlerken maddeyi tüketip dönüştürerek. | Open Subtitles | لقد قامت باختراق الحوائط و الارضيات, تستهلك وتحول المواد اثناء تحركها. | 
| Bu zeminin tam olarak düzgün olduğundan emin değilim. | Open Subtitles | لست مُتأكداً أن كانت هذه الأرضية مستقرة. | 
| Matkap deposuna gidin, Yerde zeminin ortasında büyük bir parça toprak var. | Open Subtitles | توجه نحو المخزن حيث يتواجد المثقاب ستجد بقعة من التراب في وسط الأرضية | 
| Hayir,bak, hemen arkada,su cilali beton zeminin ardinda, parmakliksiz ve 2000ft dudus etkisi yaratabilecek bir ucurum var. | Open Subtitles | لا ، إنظر ، فقط خلف هذه الأرضية الأسمنتية المصقولة ، هناك مسبح غير محمي بسياج بعده هاوية بإنخفاض هائل 2000 قدم | 
| Burası Savaş Odası. Bu odanın zeminin yerçekimi kuvveti dünyanınkiyle aynı kuvvetle dizayn edildi. | Open Subtitles | في هذا الجانب فقد تم تصميم الأرضية لتحاكي جاذبية الأرض | 
| zeminin altında nakit halde yedi milyon dolar buldular. | Open Subtitles | لقد وجدوا سبعة ملايين دولار نقداً تحت ألواح الأرضية. | 
| İkisi tabutlarda, ikisi sahte zeminin altında diğer üçü de kılık değiştirmiş tabut taşıyıcısı. | Open Subtitles | إثنان في النعش، إثنان تحت الأرضية الوهمية و الثلاثة الآخرون سيتنكرون كحاملي النعش | 
| Duvarların, zeminin benim olduğu kimsenin bana dokunamayacağı yere. | Open Subtitles | حيث تكون الجدارن ملكي، الأرضية ملكي، ولن يتمكن الأحد من الوصول إليّ. | 
| Duvarların, zeminin benim olduğu kimsenin bana dokunamayacağı yere. | Open Subtitles | حيث تكون الجدارن ملكي، الأرضية ملكي، ولن يتمكن أيّ أحد من الوصول إليّ. | 
| zeminin ortasında büyük bir yığın var. | Open Subtitles | هناك كتلة كبيرة في منتصف الأرضية | 
| Kes sesini! zeminin en altına kadar inmek zorundayız. | Open Subtitles | إصمت وصلنا لنصبح أدنى نقطة على الأرضية | 
| Raflar eğri değil. zeminin engebeli. | Open Subtitles | الأرفف ليست مائلة، إنها الأرضية | 
| Bazen zeminin bir nehir olduğunu düşünüyor. | Open Subtitles | فى بعض الأحيان تظن أن الأرضية نهر. | 
| Maleeni'in cesedini zeminin altındaki gizli yerden çıkardı. | Open Subtitles | عندما سحب جسم ماليني من مخبأه السري... تحت... الأرضية. | 
| zeminin ne kadar yıprandığına bakarsak oldukça eski bir bina. | Open Subtitles | وهذا مبنى قديم، بالنظر لمدى ابتذال الأرضيّة. | 
| Yıllar boyunca zeminin çürümesi ve bozuk havalandırma sisteminin sonucu. | Open Subtitles | عقود من العفن تحت ألواح الأرضيّة مُجتمعة مع نظام تهوية مُعطل. | 
| Boruları patladığını ve zeminin mahvolduğunu söyledi. | Open Subtitles | يقول ان هناك انبوبه انفجرت وان الارضيات قد تدمرت | 
| Yakın zamanda zeminin yalnızca bu kısmına çamaşır suyu döktün. | Open Subtitles | لذا مؤخرا قمت بتبييض هذا الجزء من الارضية فقط |