| Bayanlar tuvaletine daha fazla klozet koymadıkları sürece medeniyet zerre kadar ilerlemeyecek. | Open Subtitles | الحضارة لن تتقدم مقدار ذرة حتى يضعوا مراحيض أكثر في حمام السيدات |
| Tek bir zerre doğru bulunca, çuval çuval pirinç içinde inceleme yaparsınız. | Open Subtitles | تنخلون أكياس رز عادات وتقاليد الشعوب بعد معرفة ذرة واحدة من الحقيقة |
| Çünkü kıskanç kadınlar endişelenir. Ben zerre kadar kıskanmıyorum. | Open Subtitles | المرأة الغيورة تقلق، أنا أنا فلست غيورة إطلاقاً. |
| Milyonlarca zerre yollanır. | Open Subtitles | نحن نستخدِم نفس النوع من رقائِق الذهب و نُرسِل ملايين الجُزيئات عبر تلك الرقائِق الذهبيّة. |
| Ben gönüllü çalıştım. Partilere zerre önem vermem. | Open Subtitles | .كلا. لقد استثمرتُ بالقلب والمشاعر أنا لا أبالي البتة بالحفلات |
| O tedaviye giden haritayı kurtardı. Ben onun zerre kadar umurunda değilim. | Open Subtitles | بل أنقذ خريطة الترياق إنّه لا يحفل بي مثقال ذرّة |
| Böldüğüm için kusura bakmayın, ama zerre umurumda değil! | Open Subtitles | اعذروني على مقاطعة حديثكم لكنني لا آبه لهذا الهراء |
| Seçim günü gelip çattığında burada yaptığım şeyin oyunuzu bir zerre olsun etkilemesini istemem. | Open Subtitles | عندما يحين يوم الانتخابات لا أريد أن يؤثر علي تصويتكم كل ما أفعله هنا ولو قليلاً |
| Fakat sana zarar vermek isteyen hiçbir mahluka zerre kadar sempati duyamam. | Open Subtitles | ولكن لا يخاجلني ذرة تعاطف لأي من تلك المخلوقات التي تقصد إيذائكِ |
| Ve bu çalışmalar çok çok önemli bir soruya zerre katkı sağlamadı, ki bu soru kalp hastalığı olan kadınlar için en etkili tedavi yöntemleri nelerdir sorusuydu. | TED | وهذه الدراسات لم تسهم بمقدار ذرة للإجابة عن سؤال شديد الأهمية ما هي أكثر أنواع العلاج فاعلية ضد مرض القلب عند النساء؟ |
| Ama kediyi üç yıl beslesen de zerre umrunda olmazsın. | Open Subtitles | ولكن يمكنك إطعام القط لمدة ثلاث سنوات وسيكون ما زال لا يهتم مثقال ذرة |
| Kalbinde benim için zerre sevgi olsaydı yasımı tutardın. | Open Subtitles | لو كان لديك ذرة حب في قلبكِ تجاهي، لتفجّعت عليّ |
| Sevgili Piskopos'unuz, değerli katedralinize zerre kadar önem vermiyor. | Open Subtitles | إن أسقفك العزيز لا يهتم ولو بمثقال ذرة لكاتدرائيتك الغالية |
| zerre kadar mantığım olsaydı, ortadan kaybolurdum. | Open Subtitles | لو كنت املك ذرة تفكير لكنت أرغب بالأختفاء |
| zerre umurumda değil. Fakat bu dava bizim. | Open Subtitles | لا أهتمّ إطلاقاً حيال ذلك، لكن هذه القضيّة خاصّة بنا. |
| "Bazen bizi zerre kadar önemsiyor musun acaba diye düşünüyorum." | Open Subtitles | "بعض الأحيان أتسائل لو أنك تهتم لشأننا إطلاقاً" |
| - Avcılıktan zerre anlamam. | Open Subtitles | لا أعلم شيئاً إطلاقاً عن الصيد |
| Ve kütle kazanan zerre | Open Subtitles | و هذا الجُزيء المُطابِق، يُمكِن نظريّاً أن ينشأ فى مُسرِّع الجُزيئات. |
| Çok zerre yoktur. | Open Subtitles | لا يوجد هُناك ذلك العدد من الجُزيئات، إنها كُتلتها التى تجعلها تبدو و كأن هُناك العديد من الجُزيئات. |
| Daha büyük, daha güçlü zerre hızlandırıcılarını | Open Subtitles | على أكبر و أقوى مُسرعات الجُزيئات. |
| Eski Sovyet ajanları zerre umurumda olmaz. | Open Subtitles | أنه تاجر اسلحة رِبحي لا يهتم البتة بعملاء سوفيات قدماء |
| Böyle şeyler çekicilik ve karakter ister. Yani sende zerre olmayan şeyler. | Open Subtitles | هذا يتطلّب سحرًا وجاذبيّة، وذلك شيء لا تفقه عنه مثقال ذرّة. |
| Böldüğüm için kusura bakmayın, ama zerre umurumda değil! | Open Subtitles | اعذروني على مقاطعة حديثكم لكنني لا آبه لهذا الهراء |
| O kitabın pagan faraziyeleriyle zerre kadar ilgilenmiyorum. | Open Subtitles | إننى لست مهتم ولو قليلاً بفرضيات وثنية من هذا الكتاب |
| Şu şarap ortaklığı başarılı olur, prens diğer yatırımcıları garanti etmeyi becerirse derhâl İskoçya'ya doğru yelken açacağından zerre şüphem yok. | Open Subtitles | إذا كان مشروع النبيذ هذا ناجحاً ويتمكن الأمير من تأمين مستثمرين آخرين ليس لدي أدنى شك أنه سيبحر إلى اسكتلندا فوراً |
| Verdigin sözlerin zerre degeri olmadigini düsünürsek baska? | Open Subtitles | بإهمال حقيقة أن كلمتك ،لا تساوي ثدي سلحفاة ماذا أيضاً؟ |