| Akıllı tasarım yaratılışçıları için ise, zincirin son halkası. | TED | لنظرية الخلق من التصميم الذكي ، انها نهاية السلسلة. | 
| Bu yeni bağlamda, zincirin gelir kaynağı kısmının işe yaramaması şaşırtıcı değil. | TED | ولا عجب أن جزء تحقيق الدخل من السلسلة لا يعمل ليعطينا هذا السياق الجديد. | 
| Bu muthiş zincirin ... ... bir parçası olduğunuzu anlayın. | TED | حاول أن تفهم أنّك جزء من هذه السلسلة الضّخمة من الأحداث. | 
| Drone tatbikatında ateşleme sensörüne karar veren zincirin bir parçası mıydınız? | Open Subtitles | وأنت جزء من سلسلة قرارات حساس القتل في مناورة النحل ؟ | 
| O dükkan büyük bir zincirin parçası. | Open Subtitles | انه واحدة من سلسلة كبيرة لو سألتنى, انا اعتقد | 
| Görebildiğim tek morluk, zincirin bağlandığı yerde. | Open Subtitles | الكدمة الوحيدة التي أراها هي آثار السلسة التي ربطت حوله | 
| Biz bu kadar yolu geldik, onlar bir zincirin üstesinden gelemedi. | Open Subtitles | جئنا كلّ هذا الطريق وهم لم يستطيعوا الهروب من السلاسل. | 
| Bilirsiniz, belki kalın kafalı bu zincirin sağ tarafında olanlar sadece insanlar değildir. | TED | ربما لسنا نحن البشر وحسب على الجانب الأيمن من السلسلة هناك دنسي "duncey". | 
| Bana soracak olursan kendisi bu zincirin sahibinin oğlu. Meyve satma işine ne dersin Stevie? | Open Subtitles | انه ابن رجل يمتلك السلسلة كيف تقبل بمهنة بائع للفاكهة ؟ | 
| - Onunla ilgisi yok. - zincirin halkalarından biri sadece! | Open Subtitles | ليس له علاقة بالأمر هيا ياشوزان ، إنه مجرد وصلة آخر في السلسلة | 
| Unutma, bir zincirin gücü en zayıf halkası kadardır. | Open Subtitles | تذكروا بأن السلسلة لا تكون قوية إلا بقدر قوة أضعف حلقاتها | 
| Bir daha ki sefere zincirin takılı olduğuna emin ol. | Open Subtitles | تأكدي مرة اخرى ان السلسلة موضوعة مرة اخرى | 
| - Evet, zincirin ilk iki halkasını buldu. | Open Subtitles | نعم، تمكنت من التوصل إلى أول هاتفين خلويين في السلسلة | 
| Evrimsel zincirin en tepesindeki insan, meğer en lezzetli olan benmişim. | Open Subtitles | أشعر مثل أكثر شيء لذة في قمة السلسلة التطوّرية. | 
| O bu zincirin en zayıf halkası. | Open Subtitles | وقالت إنها هي الحلقة الضعيفة في تلك السلسلة. | 
| Belki buradan değil ama zincirin aşağısında bir yerlerden. | Open Subtitles | ربما ليس من هنا لكن من مكان اسفل السلسلة | 
| Eski saat zincirin için sana iki peni bile vermem, eski teneke. | Open Subtitles | لن أعطيك سِنتيْن على سلسلة ساعتك القديمة إنها من الحديد القديم. | 
| Marketler zincirin deney amacıyla... düzenli olarak oraya et götürüyor. | Open Subtitles | سلسلة بقالياتك تقوم بتوصيلات لحم منتظمة لهناك لأغراض تجريبية | 
| Bu nesneler bir enerji alanında zincirin halkaları gibi bir arada tutuluyor, ben de bunun bir parçası olacağım. | Open Subtitles | مثل حلقات في سلسلة وأنوي أخذ مكان آخر حلقة | 
| Ulusal bir zincirin... mağaza müdürü değil miydin? | Open Subtitles | لقد كنتِ المديرة لمتجر يتبع أكبر سلسلة وطنية لتطوير المنزل, ألم تكونِ كذلك؟ | 
| Tamam, bence düzeneği kaynak izlerinin üstüne, zincirin en zayıf yerine kurdum. | Open Subtitles | حسنا ، أعتقد أني قمت بتثبيته مباشرة فوق أثار اللحام حيث نقطة ضعف السلسة. | 
| zincirin örümceklere özel olarak kullanılması önkoşulum. | Open Subtitles | استخدام السلاسل على العناكب وحدهم هو مبتغاي الوحيد. | 
| Bu zincirin sonu yoktur. | Open Subtitles | ورباطها لا ينصرم |