| Küçük aile grupları şeklinde zor bir hayat yaşıyorlardı, vahşi hayvanları öldürüyor ve yemek için meyve ve bitki kökleri topluyorlardı. | Open Subtitles | كانوا يعيشون حياة صعبة في جماعات عائلية صغيرة، يقتلون الحيوانات البرية و يجمعون التوت والجذور للأكل. |
| Eski sevgilisinin hayal ürünleriyle oyalanmaması gereken yeterince zor bir hayat. | Open Subtitles | حياة صعبة كفاية دون حبيب سابق يلهيها برحلات خياليّة |
| Mattie zor bir hayat yaşadı fakat iyi bir çocuktu. | Open Subtitles | -عاش ماثيو حياة صعبة -ولكنه كان ولدا طيباً |
| zor bir hayat geçirdin ve yanında değildim, olmalıydım oysa. | Open Subtitles | أعرف أنك مررت بحياة صعبة ولم أكن بجوارك وكان عليّ أن أبقى بجوارك. |
| zor bir hayat yaşamış. | Open Subtitles | -علي أن أحترم أمنيات والدي لقد مر بحياة صعبة |
| Posta arabasını sürmek, zor bir hayat. | Open Subtitles | انها حياة تعيسة تلك التي تقضيها في قيادة عربة |
| Çok zor bir hayat bu, Joe. | Open Subtitles | (إنّها حياة تعيسة (جو |
| Eğer zor bir hayat sürersen, özensiz yaşarsan ve mumu iki ucundan da yakarsan bunun bedelini ödersin. | Open Subtitles | تعرفون، عندما تعيش حياة صعبة ومباراة صعبة... وشمعته تحترق من كلا الجانبين هذا هو الثمن الذي تدفع من أجله |
| Bu zor bir hayat değil. Biliyorsun değil mi? | Open Subtitles | هذه ليست حياة صعبة تعرف ذلك , صحيح؟ |
| Çok zor bir hayat geçirmiş. | Open Subtitles | ولقد كان لديها حياة صعبة بشكل لا يصدق. |
| Ben zor bir hayat yaşadım. | Open Subtitles | عانيتُ حياة صعبة. |
| Ne zor bir hayat. | Open Subtitles | يا لها من حياة صعبة |
| zor bir hayat geçirdim, biliyorsun. | Open Subtitles | لقد قضيت حياة صعبة كما تعلمين |
| Bu yavru sifakanın önünde zor bir hayat var. | Open Subtitles | صغير (السيفاكا) هذا لديه حياة صعبة امامه. |
| Gercekten cok zor bir hayat secmissin. | Open Subtitles | لكنك اخترتي حياة صعبة جداً. |
| Biraz zor bir hayat. | Open Subtitles | حياة صعبة |