zor olanı, bunu küçüğe açıklamak. | Open Subtitles | لكن الجزء الأصعب هو محاولة الشرح لطفلك الصغير |
Bana söylediği onca şey içinde inanması en zor olanı aşkımızın gerçek olmayışı. | Open Subtitles | من بين كل شيءٍ أخبرني به حقيقة أن حبنا ليس حقيقيا هو الأصعب للتصديق |
En kötüsü ve atlatması en zor olanı ilkiydi ama bir düğmeye basılmış, çizgi geçilmişti. | Open Subtitles | كانت تخطي الجريمة الأولى، هو الأصعب والأسوأ لكن التحول كان قد حدث، والخط قد عُبر |
Ulaşılması zor olanı oynamak için geç olmadı mı? | Open Subtitles | من المتاخر ان تتظاهر بانك صعب المنال |
Biz CNN ve arkadaşlarla zor olanı yapacağız sen de dışarı daha onurlu bir şekilde çıkacaksın. | Open Subtitles | سنلعب لعبة " صعب المنال " مع قناة سي إن إن والأصدقاء |
Bazen hayatta sadece zor olanı tercih ederiz çünkü... | Open Subtitles | أحيانا نسلك الطريق الصعب لأعتقادنا أنه سيوصلنا الى أشياء مهمة في الحياة |
- Hey! - Sanırım zor olanı seçti. | Open Subtitles | أعتقد بأنه اختار الطريق الصعب |
O, zor olanı ortaya çıkarmak zorundaydı. | Open Subtitles | كان يجب عليه أن يجد الطريق الأصعب |
En zor olanı... | Open Subtitles | .. تعلمين ، الجزء الأصعب عند تركه |
Ama bir sonraki aşama, en zor olanı. | Open Subtitles | لكن الجزء التالي كان الأصعب |
Dördüncü, açıkçası belki de en zor olanı. | Open Subtitles | بشكل واقعي وربما الأصعب |
Bırakması en zor olanı hem de. | Open Subtitles | ودائماً هي الأصعب للتخلي عنها |
Tamam, hazır mısın? Havadan atıyorum, bu zor olanı. | Open Subtitles | ها قد جئنا للجزء الأصعب |
Okuması en zor olanı da, Fitzhugh'un kurbanlarından birisi Nadia Swain'in ifadesiydi. | Open Subtitles | الأصعب في قرائتها (واحدة من ضحايا (فيتزشو (ناديا سواين) |
Ulaşılması zor olanı oynama. O aşamaları geçtiğimizi sanıyordum. | Open Subtitles | لا تلعب دور صعب المنال, ظننت اننا تخطينا ذلك... |
Birileri ele geçirilmesi zor olanı oynamak istiyor. | Open Subtitles | شخصُ ما يريد أن يكون صعب المنال. |