"آملُ" - ترجمة من عربي إلى تركي

• umuyorum
• umuyordum
• umarım
• umut ediyordum

Ama sanırım bu sene, insanların elimizde gerçekten ciddi bir tehlike tuttuğumuzu göreceğini umuyorum.
ولكن أعتقدُ هذه السنة آملُ أنها ستجعل الناس ترى بأنه لدينا تهديد وجودي في أيدينا.

Bunun nasıl olduğunu söyleyebileceğinizi umuyorum.
التي أودتْ بك لكرسيٍّ متحرّك و كنتُ آملُ أن تخبرني كيف حدث ذلك

Daha önce konuştuğumuz gibi beni Beşinci Kol'a yönlendirebileceğinizi umuyordum.
كنتُ آملُ أن تقدمني إلى الرتل الخامس كما تحدثنا

Babanın, kendiyle gerçekleri görmesi için gözlerinin açılmasını sağlayacağını umuyordum.
كنتُ آملُ أنّهُ ربّما والدُكِ يساعدهُ في معرفة نفسهِ جيّدًا وبذلك يستطيعُ أن يرى حقيقتهُ

umarım doğduğundan beri sana yedirdiğim yemeklerin ve aldığım kıyafetlerin tadını çıkartmışsındır.
آملُ أنّكَ استمتعتَ بوجبتك و كلّ الثياب التي أحضرتها لك منذُ ولادتك

Sanırım problem kendi kendine çözülür diye umut ediyordum.
وأعتقد أنّني كنتُ آملُ أنّه ربّما تنحل المشكلة بنفسها.

Bu tekrar aşkını günün birinde iyi bir şekilde kullanacağını umuyorum.
آملُ أن أستغلّ حبّة للتّكرار في حاجة نافعة يومًا ما

Senato'nun da yakın zamanda onları takip edeceğini umuyorum böylelikle Başkan da bunu kanuna çevirebilir.
لذا آملُ أن يحذوا مجلس الشيوخ حذوهم قريبًا وبهذا يمكن للرئيس توقيع القرار عليّ أن أذهب، شكرًا جزيلًا لكم

Bu adamları idama göndermemenizi umuyorum.
فقط اُضيف أنني آملُ أن تراها مناسبة .لإرسال هؤلاء الرجالِ لحبل المشنقةِ

Ancak bu Budist sembolünü kullanarak, siyahi Amerika'nın tarihini ve travmasını yaygınlaştırmayı ve onu aşmayı, ortak geçmişimizle ilgili tartışmaları teşvik etmeyi umuyorum.
ولكن بإستعمال هذا الرمز اليوذي، آملُ في تعميم وتجاوز تاريخ ومعاناة السود الأمريكيين. وتشجيع النقاشات حول ماضينا المشترك.

Evet umuyorum.
أجل، آملُ أن يتوقّف عن الاختلاج

Ona yardım edebileceğini umuyorum.
كنتُ آملُ أن تتمكّني من مساعدتها

Galiba onun yalan söylüyor olmasını umuyordum.
أظن أنّي كنتُ آملُ أنّها كانت تكذب

Bir süreliğine buraya taşınabilirim diye umuyordum.
... كنتُ آملُ بِأنّهُ يُمكِنُني الإنتقالُ الى هُنا لِفترة.

Aslında seninle kalabileceğimi umuyordum.
كنت آملُ أن أمكثَ في غرفتك

O konuşmayı hatırlamayacağınızı umuyordum.
-كنتُ آملُ أنك لن تتذكري تلك المحادثة

Geleceğini umuyordum.
كنتُ آملُ أن تأتي

- Sen bana söylersin diye umuyordum.
-كنتُ آملُ أن تُخبرني . -أُخبركَ بِمَ؟

Bak, umarım haddimi aşmıyorumdur fakat, sende de bi müzik yeteneği var.
أوَتعلمين، آملُ بألّا أكون متعدّيةً لحدودي هُنا، لكنّكِ تملكين موهبةً حقيقيّةً لنفسكِ.

umarım bar sahibinin, yanında polisle tekrar kapıma dayandığını görmek zorunda kalmam.
آملُ أنّ مالك الحانة لَن يأتي قارعاً على بابي ومع الشرطة مجدداً

Ama umarım bu türleri soyları tükenmeden keşfedebiliriz.
ولكن آملُ أن نكتشف هذه الأنواع قبل انقراضها أيضاً.

Ayrıca şu "aşık olma" yorumun hakkında daha detaylı konuşmanı umut ediyordum.
وكُنت آملُ أيضاً أن تُعيد صياغة عبارة "الوقوع في الحب".

Çekici dersiniz diye umut ediyordum.
كُنتُ آملُ أن تقول مثيراً