| Bu yeterli bir süre değil, mutfağı henüz şekle sokmaya başladı, ve bunu sana söylemek istemedim ama bahçe düzenlemesinin de lafı geçti. | Open Subtitles | هذا الوقت ليس كافي , لقد بدأت لقد بدأت تزخرف المطبخ , وأنا لم أرد أخبارك بهذا لكن هنالك حديث عن أعشاب الحديقة |
| Ama sana söylemek istediğim bu şehirdeki tek ünlü olmadığın. | Open Subtitles | لكنى اريد أخبارك انك لست الشخص الوحيد المشهور فى هذه البلدة |
| Size tam olarak ne kadar zaman geçtiğini ya da o günlerde ne kadar mutlu olduklarını söyleyemem bir süre sonra kadını defetti. | Open Subtitles | لا أستطيع أخبارك بالتحديد كم من الوقت مر أو مقدار السعادة التى كانت فيها لكن بعد ذلك , تخلص منها |
| Ona mektup yazmamışsınız. Hiçbir haber alamamış. | Open Subtitles | يقول أنك رحلت بعيداً, ولا تراسله، ولا تصله منك أي أخبارك. |
| söylemem gerek, beni çok rahatsız ediyor ve kes artık şunu! | Open Subtitles | وأريد أخبارك أنها لم تعجبنى لذلك أوقفها، أوقفها فحسب |
| Bunu o kadar derinden hissediyorum ki, kendi düşüncemi size söyleyebilirim. | Open Subtitles | إن مشاعري لمن العمق بحيث أود أخبارك رأيي في هذا الأمر |
| Hey, bebek. Nasıl gidiyor, tatlım? Bir bira alsana. | Open Subtitles | مرحبا حبيبتي, ما أخبارك عزيزتي اشربي بيرة |
| Joanie. N'aber güzelim? | Open Subtitles | ما أخبارك أيتها الرائعة ، من الجيد رؤيتك |
| Ama engel olamıyorum. Sana şimdi söylemek istiyorum. | Open Subtitles | لكنى لا أستطيع منع نفسى أريد أخبارك الأن |
| Ne kadar üzgün olduğumu söylemek ve sizin için yapabileceğim bir şey var mı diye sormak istedim. | Open Subtitles | أردت أخبارك بمدى حزنى وأرى إذا كان بإستطاعتى فعل أى شئ كيف عرفت ؟ |
| Gelmeni istedim çünkü sana söylemek istediğim bazı şeyler var. | Open Subtitles | لقد دعوتك إلى هنا الليلة لأن هناك شيء أود أخبارك به |
| - Yaşıyorlar mı? şöyle. - Hiçbir şey söyleyemem. | Open Subtitles | على الأقل أخبرنى بأنهم بآمان لا أستطيع أخبارك بشئ |
| Lütfen demezsen söyleyemem. | Open Subtitles | أنا لا أستطيع أخبارك إذا لم تقولي, أرجوك |
| Ben editörünüm. Malzemeni haber haline getiriyorum. | Open Subtitles | يعني أني محررك و يفترض أن أجعل من أخبارك قصة |
| Bu iki yıl içinde birçok kez sizden haber almaya çalıştım. | Open Subtitles | حاولت أن أتتبع أخبارك خلال السنتين الماضتييتين كثيراً |
| Sana söylemem gereken bir şey var. Herkes söylememem gerektiğini söylüyor. | Open Subtitles | روس، أود أخبارك أمرا والجميع أخبرنى الا أفعل |
| Eskiler tarafından yaratılmış bir cihazın hangi gezegende olduğunu söyleyebilirim. | Open Subtitles | يمكنني أخبارك عن كوكب حيث يوجد جهاز صنع بواسطة القدماء |
| Kraliçeyle nasıl gidiyor? | Open Subtitles | وما أخبارك أنت وملكة حفل التخرج؟ |
| - Sonra "n'aber" dedi... | Open Subtitles | لا لا - انت لم تفعل ذلك - انت لم تقول "ما أخبارك " ؟ |
| Sana söylemeye çalıştım, ama Tek Gözlü Ajan yollamakta ısrar ettin... | Open Subtitles | حاولتُ أخبارك لكنكَ أصريتَ على أرسال العميل صاحب العين الواحدة مكانك |
| Böylesi daha iyi. Bu arada sen nasılsın? | Open Subtitles | كان ذلك للأفضل، لكن ما أخبارك أنت؟ |
| Ama ne zaman sana bir şey anlatmaya çalışsam gözlerini devirip, bana deli diyorsun. | Open Subtitles | كلا، تلفُ عيناك علي و تدّعوني بالمجنونة .بأي وقت أحاول أخبارك به شيء ما |
| Siz bayanların bize yemek hazırlamasının ne kadar harika olduğunu anlatamam. | Open Subtitles | لا أستطيع أخبارك كم كان رائعا هذا العشاء الذى أعدتيه يا سنيورا |
| Senin haberin neydi? | Open Subtitles | اذن ماهي أخبارك |
| Sana anlatmak istediğim burada bir Volvu yok. | Open Subtitles | ماأحاول أخبارك هو أنه لاتوجد سيارات فولفو هنا |
| Tamam, tüm kötü haberleri bir seferde verebilir misin? | Open Subtitles | حسناً، ألا يمكنك قَوْل أخبارك بوقت واحد؟ |
| haberlerini aldım. Uzaktan izledim yaptığın bütün kasaplıkları. | Open Subtitles | تصلنى أخبارك بأستمرار تابعت كل معاركك من على بعد |