| - Dışarısı Kırk derecenin altında! - Dizi analizörü aşırı yüklü. | Open Subtitles | ـ أربعون درجة أقل من الخارج ـ شغل محلّل نظام التعاقب |
| Biz Kırk haramiyiz ve bu gece bizim olacaksın. | Open Subtitles | نحن أربعون لص، والليلة نحن جميعاً سنمتلكِ |
| Kırk Kilrathi ana gemisi yaklaşıyor. | Open Subtitles | أربعون سُفن كرياثيين القتال رئيسة تَغْلقُ. |
| Dünya'ya seyahatta tahmin edilen süre, Kırk saat. | Open Subtitles | سلّطَ وقتَ السفرِ إلى الأرضِ، أربعون ساعة. |
| Birkaç gün içinde Kırk milyon yumurta yumurtlandı. | Open Subtitles | أربعون مليون بيضة تم وضعها في خلال أيام قليلة |
| Topu topu Kırk santimetre yükseklik var ve yarısını bir kemirgene veriyor. | Open Subtitles | أربعون سنتيمتر من الارتفاع, و يعطي نصف لقارض. |
| Kırk yıldır ailemle birilkte. Tam Kırk yıldır! | Open Subtitles | ،أربعون عاماً مع عائلتى أربعون عاماً لعينة |
| Yüzde Kırk ödeyeceksin, dostum. Yüzde 40. | Open Subtitles | أربعون بالمئة راهنت بـ40 بالمئة أيها المعتوه |
| O anı son Kırk yıldır her gün düşündük biz. | Open Subtitles | أتذكر هذه اللحظة كل يوم منذ أربعون عام لم تعد تعيش حياة كاملة |
| Kırk yıl, bunun ne kadar tatmin edici olacağı hakkında bir fikrin var mı? | Open Subtitles | أربعون سنة، ليست لديك أدنى فكرة كم سيكون هذا سارّا |
| Sorunun cevabına gelince John Ruth Binbaşı Marquis Kırk yedi adamı canlı canlı yakınca bir zencinin ormana kaçmasını gerektirecek bundan daha iyi bir neden olamaz işte o zaman Güney, Binbaşı Marquis'in başına ödül koydu. | Open Subtitles | للإجابة على سؤالك جون روث عندما الرائد ماركويز أحرق سبعة و أربعون رجلاً أحياء لا لسبب سوى منح الزنوج بعض الحقوق |
| - Kırk dört tane, komutanım! - Peki, sıçrayan mayın? | Open Subtitles | أربعة و أربعون سيدي الرقيب - و الألغام المضادة للأفراد؟ |
| Kırk yıldır hiç görev yapılmadı ve tam şu anda mı gitmek zorundalar? | Open Subtitles | أربعون سنة ليس لديهم مهمة والآن لديهم مهمة لإرسالها الى القمر |
| Yüzde Kırk ihtimalle seni güçlendirir, yüzde altmış ihtimalle seni öldürür. | Open Subtitles | أربعون بالمائة سيجعلك قوياً، وستون بالمائة قد يقتلك |
| Onlar hava kilidini uçurup içeri girene kadar yaklaşık Kırk saniyemiz var. | Open Subtitles | أمامنا أربعون ثانية قبل أن يفجّروا غرفة الضغط ويدخلوا. |
| Kırk yılı bir anda çöpe attı. | Open Subtitles | أربعون عاماً قُذف بها إلى كومة النفايات. |
| Kırk, Kırk, bizi kurtarmanızın bedeli. | Open Subtitles | أربعون أربعون، وهذا هو كل ما لدينا في مدخراتنا |
| Orada Kırk dönümüm var. | Open Subtitles | حَصلتُ على أربعون هكتارِ فوق هناك. |
| Kırk yıl boyunca aradım ama sonunda Ali Baba'nın kirli çamaşırlarını ulaştım. | Open Subtitles | أربعون عاماً من البحث لينتهي حالي بغسيل "كولي بابا" المتسخ |
| Otuz sekiz, Kırk ve Kırk dört. | Open Subtitles | [إمرأة] ثمانية وثلاثون، أربعون أربعة وأربعون. |