Sadece, söylemek zorundayım çünkü başkasına anlatmaya çok utanıyorum. | Open Subtitles | اسمعي علي أن أقول هذا لأنني أشعر بالإحراج من إخبار أحد آخر |
Ama açık konuşmak gerekirse sana verdiğim bazı tavsiyelerden utanıyorum. | Open Subtitles | ولكن صراحة أشعر بالإحراج لبعض النصائح التي أعطيتها لكَ |
Deme öyle, utanıyorum. | Open Subtitles | لا تقُل هذا، فأنا أشعر بالإحراج |
utanmam. Büyükbabamı sevdiğimi kimin bildiğinin önemi yok. | Open Subtitles | لن أشعر بالإحراج ، لا يهمني من يعرف أنني أحب جدي |
Bebek gibi merdivenlerden aşağı taşınınca utandım biraz. Teşekkür ederim. | Open Subtitles | أشعر بالإحراج قليلًا فقط لأنه تم حملي كالطفل على السلالم |
Çünkü sevildiğiniz zaman hep büyük bir utanç hissedersiniz. | Open Subtitles | لأني كنت دائماّ أشعر بالإحراج الشديد من أن أكون محبوبا |
Sana baktıkça kendimden utanıyorum. | Open Subtitles | أنت تجعلني أشعر بالإحراج من نفسي |
Senin gibi aşağılık birine gerçek duygularımı gösterdiğim için utanıyorum. | Open Subtitles | {\1cH444444\3cHFFFFFF}أشعر بالإحراج لأنني أظهرت مشاعري الصادقه لأحمق ومتسكع مثلك |
Böyle bir şeyi sunmaktan dolayı utanıyorum. | Open Subtitles | انا أشعر بالإحراج لوضع هذا على المائده |
Bütün bu bebek şeyleri çok utanıyorum. | Open Subtitles | .. كل قصة الطفل . أنا أشعر بالإحراج |
Hadi. Kötü kokuyor olmalıyım. Çok utanıyorum. | Open Subtitles | ربما رائحتي سيئة أشعر بالإحراج |
Çok utanıyorum. | Open Subtitles | هذا مُحرج. أشعر بالإحراج. |
utanıyorum çünkü. | Open Subtitles | لإنني أشعر بالإحراج. |
- İtiraf etmeye utanıyorum. | Open Subtitles | أشعر بالإحراج للإعتراف بذلك |
Akbar'ı ziyaret etmeye utanıyorum. | Open Subtitles | أشعر بالإحراج من الذهاب لزيارة (أكبر) |
Gerçekten de utanıyorum. | Open Subtitles | -بدأتُ أشعر بالإحراج حقّاً |
utanıyorum. | Open Subtitles | أشعر بالإحراج |
Kore'li kızları ve güzel yemekleri sevdiğim için utanmam gereken zaman şu an mı? | Open Subtitles | و هل هذا الوقت الذي يفترض به أن أشعر بالإحراج لأني أحب الطعام الجيد و بائعات الهوى الكوريات؟ |
Tatlım, ben utanmam. | Open Subtitles | عزيزتي، لا أشعر بالإحراج. |
Aslında hata değildi. Değiştirebileceğim herşeyi gördüm. Ve utandım. | TED | لم تكن أخطاءً بل بالأصح أشياءً كنت سأغيرها لو أعدت العمل كنت أشعر بالإحراج منها |
Bu hallerine alışkınım ama bütün koronun kulağına gittiği için biraz utandım. | Open Subtitles | الآن لقد إعتدت على ذلك ولكن أشعر بالإحراج لأن الفرقة كلها علمت بما حدث |
Ne zaman isyerime bu sekilde giyinip gelsen, utanç duyuyorum. | Open Subtitles | كلما حضرتَ لمقر عملي تلبس هكذا, أشعر بالإحراج |