| Ben cidden aile reisi değilim. Sizi aradığımdan da haberi yok. | Open Subtitles | أنا لست ربَاً لعائلتي أنها لا تعرف بأنني أتصل بكم |
| Kazara öğrendiği sırlar varsa bile büyük ihtimalle bunları bildiğinden haberi yok. | Open Subtitles | مهما كانت الأسرار التي ربما حصلت عليها مصادفة من المحتمل أنها لا تعرف أنها تمتلكهم |
| Neler olduğundan haberi yok, iş birliği yapmak için çok korkmuş durumda. | Open Subtitles | أنها لا تعرف ما يجري، انها خائفة للغاية من أن تتعاون. |
| Onu öldürenin kim olduğunu bilmediğini iddia ediyor. | Open Subtitles | تدّعي أنها لا تعرف من قتله هذا لأنه تم تسوية جريمة القتل |
| Babasının kim olduğunu bilmediğini söyledi. | Open Subtitles | قالت أنها لا تعرف من هو الوالد |
| Henüz bilmiyor değil mi? | Open Subtitles | قالت أنها لا تعرف حتى الآن، وقالت انها لا؟ |
| Ya hiçbir şeyden haberi yok ya da çok yetenekli bir yalancı. | Open Subtitles | إما أنها لا تعرف شيئًا... أو أنها كاذبة موهوبة. |
| Hiçbir şeyden haberi yok. | Open Subtitles | أنها لا تعرف أيّ شيء. |
| Bierko'nun nerede olduğunu bilmediğini iddia ediyor. | Open Subtitles | (إنها تدعي أنها لا تعرف مكان (بيركو |
| Adalind'in nerede olduğunu bilmediğini söyledi. | Open Subtitles | قالت أنها لا تعرف أين تكون (آداليند) |
| Hâlâ anahtarın peşinde olduğunu bilmiyor değil mi? | Open Subtitles | تقول لي أنها لا تعرف انك لا تزال تتبع قضيت المفتاح؟ |
| Doğru cevabı bilmiyor değil | Open Subtitles | الأمر ليس أنها لا تعرف الإجابة الصحيحة |