| Böyle bir şeyi kendi rızasıyla yapmış olamaz. | Open Subtitles | أعلم أنها لن تفعل شيئاً كهذا بمحض إرادتها. |
| Çünkü S Serisi'nin dingil mesafesi 157 santimdir. Adam kaçırmada kullanılan araba o olamaz. | Open Subtitles | لأن الفئة إس تصل لمدى 62 بوصة للعجلة مما يعني أنها لن تكون سيارة الإختطاف |
| Eğer onun, asla gelmeyeceğini söyleseydin kimse seni bu kadar bile düşünmezdi. | Open Subtitles | ...لا أعتقد أن أحداً يتوقع منك أن تقول أنها لن تعود أبداً |
| onun asla ölümü tatmayacak olduğunu bilerek huzur içinde ölebilirsiniz. | Open Subtitles | تستطيعا أن ترحلا في سلام، وأنتما على يقين أنها لن تلقى المصير ذاته. |
| Zamanla, eminim ki yatağınızı paylaşmaktan daha çok isteyeceği bir şey olmayacak. | Open Subtitles | مع الوقت، أنا متأكد أنها لن ترغب بشئ أكثر من مشاركتك الفراش |
| Bir çoğunuz olmayacak diye düşünüyordunuz ama bunun için her sabah iki saat idman yapmakta ısrar etmiştim. | Open Subtitles | أغلبكم ظن أنها لن تحدث لكن أصريّت أن نقضي ساعتين كل صباح نتدرب على مجيئها |
| Çünkü sen asla gerçekleşmeyeceğini söylemiştin, ben de aksini. | Open Subtitles | لأنكِ قلتِ أنها لن تفلح أبدا , وأنا قلت أنها ستنجح |
| Kimse hava durumu sunan adam gibi olamaz. Yağmur yapmayacak der ama aniden yağmur bastırır. | Open Subtitles | الأمر ليس كرجل الأرصاد الذى يقول أنها لن تُمطر فى فجأه تُمطر. |
| Kendi başına halletmiş olamaz. | Open Subtitles | لكنْ عَلِمت أنها لن تفعل هذا من تلقاء نفسها. |
| Yarının bize getirecekleri kadar güzel olamaz. | Open Subtitles | على الرغم من أنها لن تكون اجمل مما قد يحملة الغد لكل منا |
| Bundan daha iyi olamaz. | Open Subtitles | أنها لن تكون أفضل من ذلك أبداً |
| onun asla yakalanamayacağını söylemiştin. | Open Subtitles | قُلت أنها لن يتم إلقاء القبض عليها أبداً |
| Ama her nasılsa ben onun asla yatağa geri gelmeyeceğini biliyorum. | Open Subtitles | لكن بشكلٍ ما فقط... أعرف أنها لن تعود للفراش ثانيةً |
| Hatırlattım çünkü o kadar kişi arasından sen onun asla böyle bir şey yapmayacağını bilirsin. | Open Subtitles | -أذكرك الآن لأنك ... -تعرف أنها لن تفعل ذلك |
| Don, onun asla evlenmeyeceğini düşünüyor, buna inanabiliyor musun? | Open Subtitles | هل تصدّق أن (دون) ظنّ أنها لن تتزوج أبداً؟ |
| Yaptıklarımın nedenine ilişkin ifadenin kamuoyuna açıklanması mümkün olmayacak. | Open Subtitles | إذاعة اللقاء والشهادة ولماذا فعلت ما فعلته هل تخبرني أنها لن ترى النور؟ |
| Mikrofonların önüne son çıkışım gibi olmayacak. | Open Subtitles | وأنا أعد أنها لن تكون مثل المرات السابقة عندما كنت أمام مكبر الصوت |
| Eğer bir beşlik çakmamı bekliyorsan, böyle bir şey olmayacak. | Open Subtitles | .. إذا كنت تظن ان تصل للخمسه وتربح . فتأكد أنها لن تأتى |
| Bir kavga olmayacak, sadece yere serme olacak. | Open Subtitles | . أنها لن تكون مشاجرة ، أنها ستكون هزيمتك فحسب |
| O içerideki adam asla gerçekleşmeyeceğini ikimizin de bildiği bir mucize için dua ediyor ama o duaları dinleyen kimse yok! | Open Subtitles | هذا الرجل بالداخل يدعو لأجل معجزة والتي نعلم كلانا أنها لن تحدث لأن لا يستمع له أحد |
| Senden hiç haber alamayacağını filmin asla gerçekleşmeyeceğini ve bu şehirdeki diğer bütün erkekler gibi palavra ve gümüş takı dolu olduğunu. | Open Subtitles | أنها لن تتقابل معك والفيلم لن يصور ككل الرجال في هذة المدينة أنت مليء بالهراء والحلي الفضية |