| Sanırım onları çıkarmanın bir yolu var. | Open Subtitles | لكني أعتقد أنّ هناك طريقة أستطيع بها إيقاظهما معاً. |
| Cihazın yerini belirlemenin bir yolu var sanırım. İzleyicinin sinyalini takip ediyorum. | Open Subtitles | أعتقد أنّ هناك طريقة لتحديد موقع الجهاز، أنا أراقب إشارة الكشاف. |
| Cihazın yerini belirlemenin bir yolu var sanırım. İzleyicinin sinyalini takip ediyorum. | Open Subtitles | أعتقد أنّ هناك طريقة لتحديد موقع الجهاز، أنا أراقب إشارة الكشاف. |
| Sistemi yenmenin bir yolu vardır ama, değil mi? | Open Subtitles | لابدّ أنّ هناك طريقة للتغلّب على النظام، صحيح؟ |
| Şey, eminim ki onu bulmanın bir yolu vardır. | Open Subtitles | -حسناً، أنا متأكّد من أنّ هناك طريقة لإيجاده |
| Hala kanıyor! Onu tedavi etmenin bir yolu olmalı! | Open Subtitles | إنّه ينزف، لا بدّ أنّ هناك طريقة لمعالجته |
| Radara yakalanmadan geçmenin bir yolu olmalı. | Open Subtitles | لابدّ أنّ هناك طريقة ما لوضعه تحت الرادار |
| Ve sanırım bu kaymayı lehimize kullanmanın bir yolu var. | Open Subtitles | وأعتقد أنّ هناك طريقة لإستغلال هذا الإنزلاق لصالحنا. |
| Söylemenin daha iyi bir yolu var ama, evet öyle, çok heyecanlanma. | Open Subtitles | -لابدّ أنّ هناك طريقة أفضل لقول ذلك ، لكن نعم، إنّما لا تتحمّس بشدّة. |
| Peki bu işi yürütmenin bir yolu var mı? | Open Subtitles | هل تظنّين أنّ هناك طريقة لـ... لإنجاح العلاقة؟ |
| Birbirimize yardım etmemizin bir yolu var. | Open Subtitles | أعتقد إذاً أنّ هناك طريقة لمساعدة بعضنا |
| Bunu düzeltmenin bir yolu vardır. | Open Subtitles | لا بدّ أنّ هناك طريقة لمعالجة ذلك. |
| İçeri girmemizin bir yolu olmalı. | Open Subtitles | لابدّ أنّ هناك طريقة أخرى تُمكننا من الدخول. |
| Hala kanıyor! Onu tedavi etmenin bir yolu olmalı! | Open Subtitles | إنّه ينزف، لا بدّ أنّ هناك طريقة لمعالجته |
| -Daha kolay bir yolu olmalı. | Open Subtitles | لابد أنّ هناك طريقة أسهل لفعل ذلك |