| Tanrı, burdaki zenginlere, bizlerden birine bakmayı bile yasaklamış. | Open Subtitles | لا سمح الله أن ينظر المستأجرين لواحد منا |
| Şehirde başka mülkü yok ve sanat eserlerine bakmayı seviyor. | Open Subtitles | إنه لا يملك أي ممتلكات أخرى . في المدينة ، ويحب أن ينظر إلى فنه |
| Meslektaşlarımdan biri, neyin özel olduğunu öğrenmek için bu bölgelere ayrıntılı olarak bakmayı başardı, bakmasının bir sonucu olarak, özel bir harf dizisinin varlığını buldu, 13 baz çifti, buna bir motif diyoruz, bir sıcak nokta bölgesi için bir tür imza ya da bir sinyal. | Open Subtitles | استطاع أحد زملائي أن ينظر بتمعن ليحاول اكتشاف الشيء المميز في هذه المناطق و نتيجة لذلك وجد أن هناك تتابع معين للحروف |
| Nasıl bir insan evladı aptal bir sarışın için işini ve ailesini bırakıp arkasına bile bakmadan çeker gider? | Open Subtitles | أي نوع من الرجال يترك عمله، ويلجأ لفتاة كهذه، ويترك عائلته من دون أن ينظر إلى الوراء؟ |
| Sağına soluna bakmadan caddeye atladı ve ona vurdular. | Open Subtitles | لقد عبر الطريق بدون أن ينظر و تعرض للدهس |
| İnsanların onlara bakmasını istiyorlar, ama bunun farkında da değil gibiler. | Open Subtitles | يريدون أن ينظر إليهم الناس ولكن لايبدو أنهم يلاحظون عندما يفعل الناس ذلك |
| Dostlar, her insanın hayatında haksızlığın patatesinin tam gözünün içine bakmasını gerektiren zamanlar vardır. | Open Subtitles | ياأصدقاء، يأتي وقت في حياة كل رجل حيث يجب أن ينظر الي بطاطا الظلم |
| Onu, sadece kimsenin bakmayı aklına getiremeyeceği bir yere değil , | Open Subtitles | انت لا تريد فقط اخفاءه في مكان لن يفكر أحد أن ينظر فيه |
| Gerçek doğrudan yüzüne bakıyor ama o bakmayı bile reddediyor. | Open Subtitles | الحقيقة تُحَدِق مباشرةً في وجهه و هو يرفض حتى أن ينظر |
| Adalet Bakanlığı, davalarına bakmayı reddettiyse de bir grup insan hakları avukatı bu şubattaki davalardan ilkini kazandı ve müvekkillerine 14 milyon dolar kazandırdı. | TED | و على الرغم من أن قسم العدالة رفض أن ينظر في قضيتهم إلا أن فريقا من محامي الحقوق المدنية ربحوا أول دعوى مدنية من بين العشرات في فبراير الحالي، و جلبوا لموكليهم 14 مليون دولار. |
| Yani, insan her şeye iyi tarafından bakmayı... (SİLAH SESLERİ) | Open Subtitles | أتعلم، على المرء أن ينظر إلى ... الجانب المشرق من الأشياء في كل |
| Hayatına tanrının gözleri ile bakmayı bilene | Open Subtitles | # أن ينظر إلي حياته عبر عيون السماء # |
| Bunun içine bakmayı asla akıl edemez. | Open Subtitles | أنه لن يفكر أن ينظر هنا |
| Seni orospu çocuğu, bakmadan geri geri geliyor. | Open Subtitles | -أجل هذا المأفون الحقير رجع للوراء دون أن ينظر خلفه |
| Bana bakmadan "teşekkür ederim" dedi. | Open Subtitles | قال شكراً لكِ دون أن ينظر إليّ |
| bakmadan satranç oynuyor. | Open Subtitles | أرأيت؟ إنه يلعب دون أن ينظر إلى الرقعة |
| Moon bir önceki görevde Sonny'nin içinde kim olduğuna bakmadan bir eve el bombası attığını söyledi. | Open Subtitles | أخبرنا (مون) أنه كان في مهمة سابقة ألقى (سوني) قنبلة يدوية داخل المنزل دون أن ينظر ليرى من بداخله |
| Balraj'ın, senin memelerine değil, Jaya'nın gözlerine bakmasını istiyoruz. | Open Subtitles | ولكني أريد بالراج أن ينظر في عين جايا ، لا في مفاتن جسدك |
| İnsanların bana bakmasını istemiyorum. Ben zavallı biriyim! | Open Subtitles | لا أريد أن ينظر إلي الناس بأني مثيرٌ للشفقه |
| Cerrahtan öncelikli olarak kalp kapakçığına bakmasını isteyeceğim. | Open Subtitles | سأطلب من الجراح أن ينظر بالصمام القلنسي أولاً |
| Ve kocamın bana bu şekilde bakmasını istemiyorum. | Open Subtitles | وأنا لا أستطيع أن أتحمل أن ينظر إلي زوجي هكذا |