| Önce 2 yıl ile başladı. 6 aydan sonra şartlı tahliye. | Open Subtitles | البداية كانت بعقوبة لسنتين مع إطلاق سراح مشروط خلال 6 أشهر |
| 11 tutuklu erken tahliye oldu. Onları dışarı çıkarmak bana düştü. | Open Subtitles | تم إطلاق سراح 11 مسجون اليوم كان علي الإنتهاء من أوراقهم |
| Seni zenci yardakçısı pislik herif, o zenci serbest kalırsa öldün demektir. | Open Subtitles | أيها الوغد المحب للزنوج لن تعيش إذا تم إطلاق سراح ذلك الزنجي |
| Eşin 1 saat önce serbest bırakıldı. Yakında burada olur. | Open Subtitles | تمّ إطلاق سراح زوجتك منذ حوالي الساعة ستكون هنا قريباً |
| Şartlı tahliyede birini bulmak FBI ajanı için zor birşey degil. | Open Subtitles | ليس صعباً على عميل فيدرالي أن يجد سجين ذو إطلاق سراح مشروط |
| Müebbet hapis, şartla salıverilme ihtimali yok. | Open Subtitles | حكم بالسجن مدى الحياة مع عدم إمكانية إطلاق سراح مشروط |
| Şartlı tahliye memuruyla görüşmeyi teklif ettim ama hayır dedi. | Open Subtitles | ،عرضت عليه التحدث إلى ضابط إطلاق سراح مشروك لكنه رفض |
| Bu ülkede çocuklar şartlı tahliye söz konusu olmadan müebbete mahkum ediliyor. | TED | لدينا أحكام بالمؤبد بدون إطلاق سراح في هذه البلاد. |
| Şartlı tahliye dosyasında ne yazıyor? | Open Subtitles | ماذا يقول ملفه المشتمل علي إطلاق سراح مشروط؟ |
| Şartlı tahliye yok, güzel zamanlar yok. | Open Subtitles | لن يكون لنا إطلاق سراح ولا يوجد لدينا متعه هُنا |
| Hayır, değil. Şartlı tahliye ile salıverildi. | Open Subtitles | لا, ليست في السجن حصلت على إطلاق سراح مشروط |
| Hüküm: 25 yıl, şartlı tahliye 10. yılda. | Open Subtitles | حكم عليه بـ25 عاماً إطلاق سراح مشروط حتى عشرة أعوام |
| Ben olmasaydım rezonatör serbest bırakılmazdı ve planımız eski seyrini kazanırdı. | Open Subtitles | لولاي لما تم إطلاق سراح المرنان وعادت خطتنا إلى مسارها الصحيح |
| Para cezasını ve rüşveti ödedikten sonra 1 ay içerisinde ailem serbest bırakıldı. | TED | وبعد أن دفعت الغرامة والرشوة، تم إطلاق سراح عائلتي بعد شهر، |
| Geçen sene Ekim ayında yirmi bir kız serbest bırakıldı. | TED | تم إطلاق سراح إحدى وعشرين فتاة في أكتوبر من العام الماضي. |
| Şartlı tahliyede olduğunu söylemeyeceksin, değil mi? | Open Subtitles | إذاً ، فأنت لن تخبرهم بأنك بفترة إطلاق سراح مشروط ، أليس كذلك ؟ |
| Ona mazeret ile salıverilme gibi bir şeyler ayarlamayı düşünürsünüz diye umuyorum. | Open Subtitles | أجل، كنت نوعًا ما آمل أن تفكر في منحه إطلاق سراح تعاطفًا مع حالته |
| Kızınızın taburcu belgelerini imzalamanız gerekiyor. | Open Subtitles | لدي إستمارات إطلاق سراح إبنتك لتقوم بتوقيعها. |
| Herkese muhbir olduğunu söylemekle tehdit ettim ve tahliyesi için bir yol buldum. | Open Subtitles | هددت بأن أخبر أشخاصاً أنه واشي والذي أيضا فعلته هو أنني عثرت على طريقة ليحصل على إطلاق سراح مشروط |
| İyi niyet belirtisi olarak, İsrail vatandaşı olmayan tüm rehineler salıverilecek. | Open Subtitles | لذا، تعبيراً عن حسن النية سيتم إطلاق سراح الغير إسرائيليين |
| Bir rehinenin salıverilmesi karşılığında. | Open Subtitles | مقابل إطلاق سراح رهينة هذا الرجل ذكي |
| Adam Emily'nin salınmasından uzun zaman sonra çocuğa şiddetten hüküm giymişti. | Open Subtitles | تم إدانة الرجل بالاعتداء المبرح على طفل (بعد إطلاق سراح (إيملي بوقت طويل |
| Mahkemeden müvekkilimin şartlı salıverilmesini talep ediyorum. | Open Subtitles | أطلب من المحكة أن تسمح لموكلي بذلك تحت إطلاق سراح مراقب من الولاية |
| Kral Henry tarafından alıkonulan Protestan esirlerin salınmasını dört gözle bekliyorum. | Open Subtitles | أسعى الى إطلاق سراح السجناء البروتستانتية المسجونين من قبل الملك هنري |
| Dedektif, savcının tahliyesini imzalar mısınız? | Open Subtitles | أيها التحر, هلا توقعى على إطلاق سراح المحقق؟ |