| Frank, seni içki servisi yaparken görmek, verdiğim her sente değer. | Open Subtitles | فرانك، إنه يستحق كل فلس أن أراك تعمل على برميل الخمر. |
| AA: Burada durup bunun ne anlama geldiğini düşünmeye değer bir şey. | TED | أدامز : إنه يستحق أن نتوقف هنا لنفكر ماذا يعني هذا |
| Bence değer! Geri çekil! | Open Subtitles | بالنسبة لك، إنه يستحق بالنسبة لي تراجع ، تراجع |
| Öldüğünde de gömülecek. Bunu hak etti. | Open Subtitles | عليك دفنه بشكل لائق عندما .يحين وقت موته، إنه يستحق ذلك |
| Ölü gibi uyuyor. - Pekala, bunu hak etti. | Open Subtitles | فقدماه تؤلمانه كثيراً ـ حسناً ، إنه يستحق ذلك |
| Burada istenmediğini bilmeyi hak ediyordu. | Open Subtitles | إنه يستحق أن يعرف بأنه ليس موضع ترحيب هنا |
| (Alkış) Çok büyük bir alkışı hakediyor gerçekten çünkü son üç aydır pek uyuduğunu sanmıyorum. | TED | تصفيييق إنه يستحق الكثير من التصفيق لأني لا أظن أنه نام كثيرا خلال الشهور الثلاث الماضيه ، حقيقتا |
| İnanın bana, Boobie Miles burs parasına değer. | Open Subtitles | دعوني أخبركم عن بوبي مايلز إنه يستحق الاعتراف به |
| Buna değer, biliyor musun? Baban. Tüm maskaralıklarına rağmen. | Open Subtitles | إنه يستحق التعب من أجله، والدك رغم كل خداعه |
| Seninle beraber vakit geçirmeye değer. | Open Subtitles | إنه يستحق المتعة التي قضيتها بالوجود معكِ |
| Ve evli olmamız; babamla geçirdiğim vakitten daha fazlası olacaksa, evlenmeye değer. | Open Subtitles | وإن كان الزواج يعني أني سأقضي وقتاً آخراً مع أبي، إذاً إنه يستحق الزواج به |
| Denemeye değer, değil mi? | Open Subtitles | إنه يستحق المحاولة ألا ترى ذلك ؟ |
| Anlattıklarını beğendim. Risk almaya değer bence. | Open Subtitles | لقد أعجبني ما قاله إنه يستحق المخاطرة |
| Sence, bütün bu eziyete değer mi, Max? | Open Subtitles | نعم، نعم، أخبريني، أخبريني إنه يستحق كل هذه التضحيات، أقصد أخبريني إنه... |
| Bay Hibima, Kira'nın şeytan olduğu konusunda insafsızca eleştiride bulundu bu yüzden ölümü hak etti. | Open Subtitles | أصر السيد هيبيما بشكل غير عادل أن كيرا كان شريراً وانتقده إنه يستحق الموت |
| Evet, hak etti, ama okul bahçesinde değiliz. | Open Subtitles | أجل , إنه يستحق ذلك لكنّ هذه ليست ساحة المدرسة |
| Öldüğünde de gömülecek. Bunu hak etti. | Open Subtitles | عليك دفنه بشكل لائق عندما يحين وقت موته، إنه يستحق ذلك. |
| hak etti, hür bir dünyanın başkanı. | Open Subtitles | إنه يستحق هذا إنه رئيس العالم الحر |
| Bunu hak etti öyle değil mi? | Open Subtitles | أجل, إنه يستحق هذا, أليس كذلك؟ |
| Yaptiklarindan dolayi Clay basina geleni hak ediyordu. | Open Subtitles | إنه يستحق ما فعل لأجله |
| Çok daha iyisini hak ediyordu. | Open Subtitles | إنه يستحق ما هو أفضل. |
| Ama, efendim, birşeyler hakediyor. | Open Subtitles | لكن يا سيدي إنه يستحق شيئاً ما |