Soruları cevaplamayı seçerseniz, istediğiniz anda cevaplamaktan vazgeçebilirsiniz. | Open Subtitles | إذا تم التحقيق معك فمن حقك عدم الإجابة على أي سؤال |
Yani işin özü şu ki, onlara hiçbir şey soramazsınız, ve onlar da hiç bir şeye cevap vermek zorunda değiller. | TED | حتى في الواقع، أنت لا يمكن أن نطلب منهم أي شيء، وليس لديهم الإجابة على أي شيء. |
Kuşkularını giderdiğinde ona cevap ver. | Open Subtitles | عد تبديد شكوكها عندما الإجابة على أسئلتها. |
Bu soruları cevaplayamam, kelimelerle olmaz. | Open Subtitles | لا يمكنني الإجابة على هذه الاسئلة، ليس من كلماتٍ ؟ |
Eğer gizemli Bay Barnes'i bulabilirsek bu soruların cevabını da bulabiliriz. | Open Subtitles | ربما نجد الإجابة على هذا إذا إستطعنا إيجاد السيد بارنيز الهارب |
Ve bunların her birine verilecek cevabın elbette evet olmasının bir nedeni var. | TED | و هناك سببا ليجعلك تفكر أن الإجابة على هذين السؤالين هي : نعم. |
- Yalnızca soruyu cevaplayın. | Open Subtitles | -الرجاء الإجابة على السؤال فقط |
Belki bu mavili çocuk köstebek hikayesiyle ilgili bazı sorularımızı cevaplayabilir. | Open Subtitles | ربما هذا الشرطي يستطيع الإجابة على بعض أسئلتنا حول ذلك الفار الخائن الذي كنتما تتحدثان عنه |
Sorularımızı cevaplamayı reddedersen kendi versiyonumuzu yaratmak zorunda kalacağız. | Open Subtitles | إن كنت ترفض الإجابة على اسئلتنا سنضطر إلى أن نضع نسختنا الخاصة |
Sayın kürsü başkanı, tüm sorularınızı cevaplamayı reddediyorum. | Open Subtitles | سيّدي الرئيس، سوف أرفض الإجابة على أيّ من أسئلتك. |
Saygılı bir şekilde, federal yasanın arkasına sığınarak bu soruyu cevaplamayı reddediyorum. | Open Subtitles | مع كامل الأحترام فانا أرفض الإجابة على هذا السؤال طبقا للمادة الأولى من القانون المدني |
İnsanlar anketcilerin telefonlarına cevap vermek istemiyorlar ve şaşırtıcı ölçüde yalan söyleyebilirler de. | TED | فالناس يترددون حقًا في الإجابة على منظمي الاستطلاع بالهاتف، وأيضًا، الصادم أكثر، أن الناس قد يكذبون. |
Belki de bu nedenle kimlikle ya da kökenle ilgili sorulara cevap vermek benim için zor. | TED | ربما ذلك هو السبب أنّني أجد صعوبة في الإجابة على الأسئلة التي تخص الهوية والأصل. |
Niyetim bir şeye cevap vermek değil. | Open Subtitles | سيد إدينجتون أنا لا انوي الإجابة على أي شيء |
# Mesajıma cevap ver Günlüğüm bomboş kaldı # | Open Subtitles | ♪ الإجابة على البريد ♪ ♪ مذكراتي هادئة ♪ |
Çünkü PAC'imle iletişimde olmadan soruyu cevaplayamam. | Open Subtitles | لأني لا أستطيع الإجابة على السؤال بدون التنسيق مع لجنتي |
ikinci soru ise ilki ile çok ilintili: ilk sorunun cevabını anladıktan sonra bu durumu nasıl kontrol altına alabiliriz? | TED | و آخر مرتبط جداً به و هو كيف يمكننا التحكم فى الموقف حالما نفهم الإجابة على السؤال الأول؟ |
Bu soruya aslında cevabın yok, var mı? | Open Subtitles | أتعرف ماذا, لا يجب عليك الإجابة على ذلك,أليس كذلك؟ |
Soruyu cevaplayın. | Open Subtitles | الإجابة على السؤال. |
Bu çağrıyı cevaplamaktan hayır gelmez. | Open Subtitles | لا شئ جيد يمكنه ان يأتي من الإجابة على هذه المُكالمة |
Belki bu mavi üniformalı köstebek hikayesiyle ilgili... bazı sorularımızı cevaplayabilir. | Open Subtitles | ربما هذا الشرطي يستطيع الإجابة على بعض أسئلتنا حول ذلك الفار الخائن الذي كنتما تتحدثان عنه |
Bu soruyu cevaplamamı istiyorsanız, izin belgenizle gelmelisiniz. | Open Subtitles | الإجابة على هذا السؤال تحتاج الى مذكّرة تفتيش |
İki seçeneğniz var... ya soruma doğru cevap verin ya da beni yenebilmek için yeteri kadar dövüş sanatları öğrenin | Open Subtitles | هناك إختياران إما الإجابة على سؤالي بشكل صحيح أو تعلم فنون الدفاع عن النفس جيدا بما فيه الكفاية لهزيمتي |
Bu yaratık kendisine yeterli fırsat verilmesine rağmen suçlamalarla ilgili bütün sorulara cevap vermeyi reddetmiştir. | Open Subtitles | هذه الدخيلة أبت الإجابة على الأسئلة المُتعلّقة بالتهم المذكورة بالمذكّرة. بالرغم من توفير كافّة السبل لمُساعدتها. |
Aslında, Bunu çok kolayca cevaplayabilirim, efendim | Open Subtitles | حسناً، يمكنني الإجابة على هذا بكلّ سهولة، سيّدي |
Bu ebeveynlerin hayallerini korumada ilk görevimiz bu soruyu cevaplamak: Bebekler neden ölüyor? | TED | لذا الخطوة الأولى لكي نبقي على أحلام هؤلاء الآباء هي الإجابة على السؤال: لماذا يموت الأطفال؟ |
2007'de bu soruları cevaplamaya çalışıyordum, o yıl eşimle evleniyorduk. | TED | حسن، سنة 2007، كنت أحاول الإجابة على هذه الأسئلة، وكنت أنا وزوجتي بصدد عقد قراننا في تلك السنة. |