| tilki, tavşan ya da öyle bir şeyler avlayan biri olmalı. | Open Subtitles | لا بد وأنه شخص يصطاد الثعالب أو الأرانب أو شئ ما |
| Buralarda bir yerlerdee tamamen doğal olarak yaşayan bir tilki bulmayı ümit ediyorlar. | Open Subtitles | في مكان ما هنا، يأملان العثور على الثعالب التي تتصرّف على طبيعتها بالكامل |
| Yani tilkilerle tavşanları düşünün, tavşan, tilkiden uzak durmak için her yolu denerken tilki de etrafta devriye gezerek tavşan arar. | TED | فإذا تخيلت الأرانب والثعالب، تحاول الأرانب تجنب الثعالب بأي ثمن، بينما تجوب الثعالب المنطقة محاولةً البحث عن الأرانب. |
| Çer çöple beslenilerek geçen bir kıştan sonra, tilkiler nihayet avlanabilirler. | Open Subtitles | بعد شتاء قضته في أكل الجيف أصبح بإمكان الثعالب أخيرًا الصيد |
| Diğer birçok hayvan; tilkiler, köpek balıkları, böcekler, daha önce bahsettiğimiz kelebek, bu tür simetriye sahip, orkide çiçekleri gibi bazı bitkiler de. | TED | العديد من الحيوانات الأخرى، الثعالب وأسماك القرش والخنافس، تلك الفراشة التي ذكرناها سابقًا، لديها هذا النوع من التناظر، وكذلك بعض النباتات كـأزهار الأوركيد. |
| Biz dönüşebilenler, tilkilerin izinden gittik ve insanlar gibi yaşamaya başladık. | Open Subtitles | نحن من يستطيع التحول قد تبعنا الثعالب لعيش كبشر |
| Ve onun sadık avcıları olan bizler, artık bu kurnaz tilkileri yuvalarından çıkarmalıyız. | Open Subtitles | وعلينا نحن صيّادوه الأوفياء أن نُخرج هذه الثعالب الماكرة من مكامنها |
| Onlar çevreyi algılrken sesleri kullanmazlar ve bunlar uçan tilki olarak adlandırılan türdür. | TED | لا يقومون بإدراك البيئة المحيطة عن طريق الصوت، و هذه المجموعة هى الثعالب الطائرة. |
| Kendine bir düzine tilki kürkü alabilirsin ama yine de bunu giyeceksin. | Open Subtitles | يُمكنكِ شراء دسته من الثعالب الفضية ولكنكِ سترتدين هذا |
| Ata binebildiğini biliyorum. tilki avına çıkmamış mıydınız hani? | Open Subtitles | أعرف أنك تستطيعين امتطاء الخيل ، لقد أخبرتنى أنك كنت تقومين بصيد الثعالب ، أليس كذلك ؟ |
| Sana çıktığımız tilki avını anlatmış mıydım? | Open Subtitles | هل أخبرتك يوماً عن الوقت الذى كنت فيه أصطاد الثعالب |
| Bu delik bir tavşan için yeterli, bir tilki için yetersiz olacak. | Open Subtitles | وبذلك تستطيع الأرانب الدخول والخروج بعكس الثعالب |
| Kızgın bir tilki gelip seni sordu. | Open Subtitles | لقد جاء واحد من قبيلة الثعالب غاضب يبحث عنك |
| tilkiler ve bağışıklık hücrelerinin arasındaki benzerlik nedir? | TED | ما المشترك بين الثعالب والخلايا المناعية؟ |
| İkisi de avcıdır ama tilkiler tavşanları yer, bağışıklık hücreleri de kanserli hücreler gibi istilacıları. | TED | كلاهما مفترس. ما عدا أن الثعالب تتغذى على الأرانب، والخلايا المناعية تتغذى على المتطفلين كالخلايا السرطانية. |
| tilkiler evlilik merasimleri için böyle havaları kollar. | Open Subtitles | وقبيلة الثعالب تحب أن تقيم احتفالات زفافها فى مثل هذا الجو |
| Bizden başka sadece tilkiler ve bazı kediler, dönüşüm yapabilme kabiliyetine sahiptir. | Open Subtitles | لكن من يستطيع فعل مثلنا فقط الثعالب و بعض القططة الماهرين قادرين على التحول |
| Şuanda aylardan kurtların tilkilerin ve tavşanların kalın kürklere sahip olduğu Kasım ayı ve hava oldukça soguk yani avlanmak için uygun bir zaman. | Open Subtitles | نحن الآن في تشرين الثاني وباردة جدا ً ووقت ٌ مِثالي للصيد حيث يكون للذئاب , الثعالب والارانب .لديها جميعا ً أغطية سميكة |
| tilkileri kümesinden uzak tutar, ...hırsızları evinden, haydutları bankalardan. | Open Subtitles | ولإبقاء الثعالب خارج قن الدجاج و لإبقاء سارقي الماشية خارجا ورجال العصابات بعيدا عن البنوك |
| Bu çakallar kan kokusunu alır almaz hemen üşüşüyorlar. | Open Subtitles | هؤلا الثعالب ينقضوا سريعا عندما يشموا الدم |
| Ve beyaz Tilkilere rastlamayı neredeyse garanti ediyor. | Open Subtitles | ومن المؤكّد أن يزوّد لقاءات مقرّبة من الثعالب البيضاء |
| Oduncu bir kurtun karnını açar. | Open Subtitles | الرجل الخشبي .. يحمل شيئاً يقطع به أمعاء الثعالب |
| Bir saat çiftçilik ve tilkilerden konuşmak istiyorsan, öyle. | Open Subtitles | فقط إن كنت تحب الحديث عن الزراعة وصيد الثعالب طوال الوقت |
| Bilirsin, bu Jonny Quest ve Tatum O'Neal'ın sihirlerindeki gibi bir kurnazlık. | Open Subtitles | أتدري ذاك التقاطع الساحر بين جينيكويتوتاتومأونيلفي"الثعالب" |