Şu da var ki, bu Sıcak karşılama bazı sonuçlar doğuruyor. | TED | والشيء الحقيقي الآخر هو أن هذا الترحيب الحار تنتج عنه عواقب |
Diş ağrısı olduğu için Sıcak su torbamı ona ödünç vermiştim. | Open Subtitles | أعرته زجاجة الماء الحار خاصتي حين كان يعاني من ألم الأسنان |
Kesinlikle, bu baharatlı olanlar çok iyi. Michael, bunu denemelisin. | Open Subtitles | نعم ، بلا شك هذا النوع الحار لذيذ ٌ بالفعل |
Eve girerken ayakkabımızı çıkarırdık, bizden büyüklere hiçbir hataya mahal vermeden nezaket gösterirdik, elektrikli tencerede yavaş pişen baharatlı yemekler yerdik. | TED | نخلع أحذيتنا في المنزل، كنا وبدون كلل مؤدبين مع من يكبرنا سنا، نأكل الطعام المطهي ببطء،و الأكل الحار. |
Yemeklerin acı. İşte bu öpmek yani yemek istediğim acı. | Open Subtitles | الطعام الحار هذا الطعام الذي أريده , وأريد أن أقبله |
Çift pizza burger, peynirli acılı patates ve büyük çikolatalı milkshake istiyorum. | Open Subtitles | هل لي بـ2 بيتزا بيرجر بالفلفل الحار مع الجبن ومشروب الشوكولاته الكبيرة؟ |
Böylesine zamansızca soğuk bir günde böylesine Sıcak bir karşılama için. | Open Subtitles | للحصول على مثل هذا الترحيب الحار في مثل هذا اليوم البـارد |
Ailem, Sıcak havanın insanların ahlâk anlayışını bozduğunu söylerdi hep. | Open Subtitles | لطالما قال أبواي أن الطقس الحار يشجع على رذائل الأخلاق |
Aileme göre, Sıcak havalar daima insanı ahlaksızlığa teşvik ederdi. | Open Subtitles | لطالما قال أبواي أن الطقس الحار يشجع على رذائل الأخلاق |
Kesinlikle, en iyi kızlar, Sıcak hava, en güzel yemekler hepsi orada bulunabilir. | Open Subtitles | من الواضح, أفضل البنات , الطقس الحار , أفضل الطعمة لديهم جميعها هنا |
Vietnam usulü ekmek ve baharatlı körili tavuk da söyle. | Open Subtitles | أحضري لفائف الأرز المغلّفة مع حساء الدجاج الحار |
Ve Vietnam usulü ekmek ve baharatlı körili tavuk. | Open Subtitles | كلاّ، لفائف الأرز المغلّفة مع حساء الدجاج الحار |
İkimiz de aynı yerde yedik evet ama ben bol baharatlı yumurta yemedim Evet ama nedeni o değil | Open Subtitles | قد يكون شيئا أكلته لقد كنا فى نفس المطعم نعم و لكنى لم اتناول ملفوف البيض الحار |
Sonuç olarak, acı biber içeren bir yemek yedikten sonra hissettiğimiz acının anüsün de tat alma işlevi olduğunun kanıtı olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | لذا، فى الأخير، اعتقد ان الشعور بالاهتياج المؤلم بعد تناول وجبة من الفلفل الحار دليل على ان الشرج يمتلك حاسة التذوق حقا |
Hiç kimse, insanların ilk olarak ne zaman ve neden acı biber yemeye başladığını bilmiyor. | TED | في الحقيقة لا أحد يعرف متى أو لماذا بدأ البشر بتناول الفلفل الحار. |
Ama neden hâlâ acı yemeye devam ediyoruz, orası muamma. | TED | ولكن لماذا نستمر في إخضاع أنفسنا للطعام الحار اليوم هو أمر غامض قليلاً. |
Düşünüyordum da, bu gece gösteriye gitmeden önce yolda bir şeyler atıştırabilir ya da oraya vardığımızda, acılı sosislerden yiyebiliriz. | Open Subtitles | كنت أفكر إما أن نغير في الطريق إلى الحفلة هذه الليلة أو يمكن أن نأكل السجق بالفلفل الحار في الصالة |
Belki onun için acılı fasulye pişirir ya da kristal küresini çıkartır. | Open Subtitles | "تانا " ؟ ربما ستطهو له الطعام الحار أو تخرج الكرة البللورية |
Şimdilik Wikipedia'mı tavada ve tatlı kırmızı biberli tercih ettiğimi söylemem yeterli olacaktır. | TED | ويكفي ان نقول الآن أنني أفضّل ويكيبيديا خاصتي مقلية مع الفلفل الحار. |
Bu yüzden pul biber ağzınızı, wasabi ise burnunuzu yakar. | TED | لهذا السبب: يحرق الفلفل الحار فمك، بينما الوسّابي يحرق أنفك. |
Benim yumurtamı çevir, kardeş, üzerine de biraz acı sos ve kırmızı biber ekle, lütfen. | Open Subtitles | اقلبي بيظاتي يا اختاه وضعي بعض الصاص والفلفل الحار عليها رجاء |
Bu, benim yaptığım müzikle Red Hot Chili Peppers'ın yaptığını karşılaştırmak gibi. | Open Subtitles | بالفلفل الحار الأحمر أو شيئا ما من هذا القبيل |
Zencefilli gazozumuz da var. Kaynar Texas usulü zencefilli gazoz! | Open Subtitles | ولدينا زنجبيل مغليّ بزيت الفلفل الحار التكساسي |
Meksika yolundaki ucuz motellerde kaçamak kaçamak sevişiyor olmanız gerekirdi. | Open Subtitles | يمكنكم الرحيل الى فندق ما وتمارسان بعض الجنس الحار من هنا الى المكسك |