| Eşiniz olan bu ıstırapla, her gece ona kıvrıldığınız, kollarında uykuya daldığınız şey. | TED | الحزن الذي هو زوجك. إنه هو الذي تلتفِ كل ليلة لتغفِ بين ذراعيه |
| Şu anda ölmüş olan bu şahsı yakalamayı mı bekliyordunuz? | Open Subtitles | هل كنتم تحاولون القبض على الهدف الذي هو ميّت الآن؟ |
| Sizinle orada buluşacak olan Naboo temsilcisinden daha deneyimli bir diplomatsınız. | Open Subtitles | انت دبلوماسي اكثر خبرة من المقدم من نابو الذي هو هناك |
| Pekala, Leroy, biricik ve tek usta kim? | Open Subtitles | جميع الحق، ليروي، الذي هو سيد واحد وفقط؟ |
| Ve müzikle bir şeyler anlatırken, ki bu temelinde sestir, her çeşit insana ve her türlü şeye ulaşabiliriz. | TED | وبقول شئ ما عبر الموسيقى، الذي هو في الأساس الصوت، عندئذ يمكننا الوصول لكل أنواع الأشياء وكل أنواع البشر. |
| Özellikle kendisine sahip olduğu her şeyi veren patronunun gözünde. | Open Subtitles | خصوصآ أمام رئيسة الذي اوصله للمنزلة الذي هو عليها الان |
| Sizinle orada buluşacak olan Naboo temsilcisinden daha deneyimli bir diplomatsınız. | Open Subtitles | انت دبلوماسي اكثر خبرة من المقدم من نابو الذي هو هناك |
| Çünkü işin sonunda takımın seçimlerinden sorumlu olan kişi o. | Open Subtitles | لأنه هو الذي هو في النهاية المسؤولة عن يختار الفريق. |
| Tek amacı kurs rekorunu kırmak olan, aptalca olmayan bir dedektifi. | Open Subtitles | المحقق الذي لامعنى له الذي هو هدفه الوحيد بأن يكسر الرقم |
| Bayanlar ve baylar şimdi karşınızda bu işte yeni olan bir genç var. | Open Subtitles | حسناً, أيها السيدات والسادة يرجى الترحيب بصديق الذي هو جديد في هذا المجال |
| "Posterior" bölgeyi -- duyusal olan arka bölgeyi -- kopyaladı ve öne koydu. | TED | نسخت الجزء الخلفي الذي هو الحسي و وضعته في الجزء الأمامي |
| yavru hücrelere çekmek için gerekli olan mitotik iğnecikleri, zincirleri oluşturmasını engeller. Birkaç saat boyunca | TED | وتمنعهم من تكوين تلك السلاسل. وهذا الانقسام الفتيلي الذي هو ضروري لسحب المادة الوراثية في الخلايا الوليدة. |
| Ve döteryumu birbirine çarpıştırıyor, ki bu sadece içinde ekstra bir nötronu olan hidrojen. | TED | وهي تصدم الديوتيريوم ببعضه, الذي هو هيدروجين يحوي نيتروناً إضافياً. |
| Bir mimar olarak geçmişin farkındalığında bugün için tasarlarsınız gerçekte bilinmez olan bir gelecek için. | TED | كمعماري فأنت تقوم بالتصميم للحاضر، مع إدراك للماضي، من أجل المستقبل و الذي هو مجهول أساسا. |
| Stanley! Geri sahada oynayan kim? | Open Subtitles | مهلا، ستانلي، الذي هو الجحيم التي في بكفيلد؟ |
| Söz veriyorum... kim işini yapmadıysa... peşine düşüp onu ortaya çıkaracağım. | Open Subtitles | ..أعدك أنني سألاحق وأفضح من ..من لم يقم بأداء عمله ..الذي هو مسؤول عن هذه |
| Victoria Park Otelindeki kağıt oyununu kim düzenliyor, Jimmy? | Open Subtitles | الذي هو إعداد بطاقة الألعاب في فندق بارك فيكتوريا ، جيمي؟ |
| Ama eski yönetici Selma cebe indirmekten kovuldu ki bu heyecan verici çünkü Victor, biz bar çalışanlarından birini onun yerine alacak. | Open Subtitles | لكن المدير الكبير في السن أصبح مطرودا للسرقة الذي هو مثير , لان فيكتور هنا ليذهب إلى تأجير احد منا لتحل محلها |
| Beyin hasarı için net bir gösterge yok, ki bu iyi bir işaret. | Open Subtitles | لا يوجد دليل نهائي على التلف في الدماغ و الذي هو علامه جيده |
| İlk önce 'klik' sesiyle bir tür yiyecek ödülünü ilişkilendiririz. ki bu ödül şırınga içerisine konmuş muz ve fıstık ezmesidir. | TED | بادئ ذي بدء ، ونضم الصوت فوق مع المكافأة الغذائية، الذي هو الموز والفول السوداني المهروس معا في حقنة. |
| O olduğu yerde gelişmekte. | TED | وهذا هو المكان الذي هو عليه ، انه نوع من التطور. |
| Güneşe doğru yol alıyorum, ki o aslında bir yıldızdır. | Open Subtitles | أنا توجهت مباشرة إلى الشمس، الذي هو في الواقع نجوم. |
| yani bu federal miktarın, - en büyüğü - eyalet ve bölgesel miktarın toplamı. | TED | إذاً ها هو المستوى الفيدرالي مجتمعا الذي هو الأكبر على مستوى الولاية والمستوى المحلي |
| Bataklıkta başka birşeyler var, Hangisi daha kötü görünüşte. | Open Subtitles | هناك شيء آخر في الأهوار الذي هو أسوأ من ذلك على ما يبدو. |
| - Stephen, bir yere varmaya çalışıyorum. - Neymiş o? | Open Subtitles | ستيفين , انا احاول معرفة الأمر - الذي هو ؟ |