| Peki, ben sevindim bu diğer dünya bu dışında tamam yaptı. | Open Subtitles | أنا سعيد أنكن خرجتن من هذا العالم الآخر بخير |
| Ama, bu diğer dünyada muhtemelen çalışır anlamına gelir bizi istedi, seni eve anlamına gelir. | Open Subtitles | لكنه أرادنا أن ندخل إلى هذا العالم الآخر و هذا يعني أنها غالياً ستعمل و هذا يعني أن بإمكاننا أن نعيدك إلى ديارك |
| Ama biliyorsunuz, Bayan Santiago, Öbür dünya hakkında birşey söylemiyor, yani inançlı olmalısınız, Bayan. | Open Subtitles | ما من إثبات علي وجود العالم الآخر, لذا يجب أن تتحلي بالإيمان. |
| diğer tarafı buraya kimin getirdiğini? | Open Subtitles | إذا كنت أنا من سحب هذا المكان إلى العالم الآخر ؟ |
| diğer tarafta onları bekleyen birileri olmalı. | Open Subtitles | لابد ان احداً ما ينتظرهم في العالم الآخر |
| Ama az önce filmdeki aşığının seni vurup, öbür dünyaya yollayışını izledim. | Open Subtitles | ولكنني شاهدت للتو كيف أن عشيقك السينمائي أطلق عليك الرصاص مرتين وأرسلك إلى العالم الآخر |
| Bu şekilde daha iyi olan diğer dünyayı keşfedebilecekti. | Open Subtitles | ليتمكن من إكتشاف العالم الآخر والأفضل |
| diğer evrenden gelen bu nesneler bir parıltı yayar. Özel bir enerji işaretleri vardır. | Open Subtitles | تصدر الأغراض من العالم الآخر وميضاً، كإشارة طاقية مميزة لها. |
| Şu an öteki dünyaya ait işlerle uğraşmadığımı yaz kenara. | Open Subtitles | ربما إنّك تلاحظ إنني لم أعد أتعامل مع العالم الآخر. |
| diğer dünyaya uygun temiz bir cübbe getir. | Open Subtitles | أعطه ثوباً جديداً يليق برحلته إلى العالم الآخر |
| Şu bana anlattığın diğer dünya çizgileri konusunda hâlâ bazı şüphelerim var. | Open Subtitles | لديّ شكوكٌ حول خطّ العالم الآخر الذي تتكلّم عنه |
| Sen diğer dünya çizgilerinde benimle uzun zamanlar geçirmiş olabilirsin... bu dünya çizgisinde benim için birer rüyadan ibaretler. | Open Subtitles | لابدّ أنّك قضيت الكثير من الوقت معي في خطّ العالم الآخر كان كلّ هذا كالحلم |
| İnsanlarımız, annenin seni diğer dünyada saklamasına yardım etti. | Open Subtitles | قومنا ساعدوا أمك في أخفائك في العالم الآخر |
| diğer dünyada ordular atom silahlarını genişletiyor, | Open Subtitles | الجيوش في العالم الآخر جعلوا قنابلهم الذرية أكبر، |
| Bir çeşit Öbür dünya mahkemesi. Beni ve kızımı kurtarabilecekleri söyleniyor. | Open Subtitles | عبارة عن محكمة في العالم الآخر على إفتراض أنهم يستطيعوا إنقاذي انا وطفلي |
| Evet. Onun diğer tarafı düzeltmek gibi bir niyeti yoktu. | Open Subtitles | أجل، لم يكن ينوي أبداً أن يصلح العالم الآخر |
| İki evren ilk etkileşime girdiğinde diğer tarafta cılız bozukluklar yarattı. | Open Subtitles | حين تفاعل عالمانا أوّل مرّة، تسبب في ظهور نقط ضعيفة في العالم الآخر. |
| Ve öldüğünde, umarım en kısa zamanda, ...muhtemelen o gücü de beraberinde öbür dünyaya götürecek. | Open Subtitles | وعندما يموت الذي أتمناه قريبا جدا لربما هو يمكن أن يأخذ تلك القوة معه إلى العالم الآخر |
| Bu yüzden diğer dünyayı yeniden yaratacağız. | Open Subtitles | لذلك سوف نعيد إنشاء العالم الآخر |
| diğer evrenden gelen bu nesneler bir parıltı yayar. Özel bir enerji işaretleri vardır. | Open Subtitles | تصدر الأغراض من العالم الآخر وميضاً، كإشارة طاقية مميزة لها. |
| Elimden geldiğince çabuk bir biçimde, onu öteki dünyaya postaladım. | Open Subtitles | وسرعان ما يمكن، أنا أرسلت لها إلى العالم الآخر. |
| Baban, sen daha bebekken seni diğer dünyaya götürdü. | Open Subtitles | أخذكَ والدكَ إلى العالم الآخر حينما كنتَ صغيراً |
| Bu şey, diğer taraftan, ortada bu taraf ile Diğer taraf arasında bir geçiş aracı. | Open Subtitles | هذه الأشياء، العالم الآخر إنها منطقة الوسط منطقة الإنتقال بين هنا وهناك |
| Öbür tarafa geçmeyi kastetmiştim Bak. | Open Subtitles | قصدي أن تعبر إلى العالم الآخر عالم الأموات |
| diğer tarafa karşı kendimizi savunabilir hale gelebiliriz. | Open Subtitles | سنقدر على الدفاع عن أنفسنا ضد العالم الآخر |
| Kardeşimizi arayarak öbür dünyada geziniyor. | Open Subtitles | الذي يحوم في العالم الآخر . باحثاً عن شقيقتنا في الضوء |
| - Öteki tarafta. - Sen neden bahsediyorsun? | Open Subtitles | العالم الآخر - ما الذي تتحدث عنه؟ |