| Bebeğini besleyen şu kadına bir bak pis, iğrenç, bir kafe köşesinde. | Open Subtitles | انظر إلى هذه المرأة التي تطعم طفلها، بهذا اللحم الدهني الرخيص المقرف |
| İstediğin her şeyi elde edersin. Demek istediğim Rex'e.. ..bir bak. | Open Subtitles | أقصد , انظر إلى ريكس هنا نائب رئيس الانتاج في بارامونت |
| Phoenix'e yerleştiler, lanet piçler. Bana bak. Çölde iki saat bitmek bilmez. | Open Subtitles | ذهبوا إلى فينكس الأوغاد، انظر إلى ما كنت أتحمل دقيقتين فى الصحراء. |
| Doğaya bakın, büyüme harika bir şey, yaşamın sağlıklı kaynağı. | TED | نعم، انظر إلى الطبيعة والنمو شيء رائع، ومصدر صحي للحياة. |
| Temiz değil ama. Her yer toz dolu! baksana. | Open Subtitles | إنه غير نظيف ومليء بالغبار, فقط انظر إلى هذا |
| Şu Bobby denen adama bir bak, giyimi kuşamı yerinde, gıcır gıcır, iyi bir işi var, sen de böyle olabilirdin. | Open Subtitles | الأن انظر إلى ذلك الرجل بوبي قماشه مطوي بشكل جيد لديه عمل جيد وصفارة كان من الممكن أن تكون أنت مكانه |
| Yapma! Olayın iyi tarafından bak. Hiç sahip olmadığın kızın gibi. | Open Subtitles | انظر إلى الجانب المشرق فهو كالابنة التي لم ترزق بها أبداً |
| Yani, gülen dünyalı ve yeşil şeyleri olan şu setimize bir bak. | Open Subtitles | انظر إلى الديكور الذي صممناه، مع وجه الأرض الباسم وبعض الأشياء الخضراء |
| bak, bir şeylere ateş edince ne kadar rahat ediyoruz. | Open Subtitles | انظر إلى مدى راحتنا الآن ونحن نطلق النار على الأشياء |
| Bu yere bir bak. Zamanın bile unuttuğu bir ev. | Open Subtitles | انظر إلى هذا المكان إنه المنزل الذي قد نساه الزمن |
| Bir de şuna bak. Eminim onu gördüğünde şöyle demiştir: | Open Subtitles | انظر إلى هذا الشيء ..بالتأكيد هي عندما رأتك قالت لنفسها |
| Önce sen bir bak... 23 yaşında ve bir elini kaybediyor... | Open Subtitles | انظر إلى الشاب انظر أنت إليه إنه في الـ23 وتنقصه يد |
| Buraya gelmiş bütün şu adamlara bak. Onlar ABD'nin başkanları. | Open Subtitles | انظر إلى كل هؤلاء الأشخاص الفاخرين الذين جاءوا إلى هنا |
| En karanlık hayallerini bir kardan adama anlattın ve bak ne hale geldi! | Open Subtitles | لقد صَببت أحلامك المظلمة إلى رجل ثلجي وانظر، انظر إلى ماذا قد اصبح |
| Eğer anladıysan yavaşça gözünü aç. Bana aynadan bak ve dikkatlice dinle. | Open Subtitles | إذا كنت تعلم افتح عينيك ببطئ، انظر إلى المرآة وأنصِت لي بعناية. |
| Lenny bana senden dinleyelim görüyor musunuz, bu numaralardan bak? | Open Subtitles | ليني، دعني أسمعها منك انظر إلى تلك الأرقام، هل تراها؟ |
| Aylardir beni ondan kurtarmaya çalisiyordun. Ama su ise bak, ben seni kurtardim. | Open Subtitles | كل تلك الشهور وأنت تحاول إنقاذي منه انظر إلى هذا، أنا من أنقذتك |
| Elbisesi tam bir paçavra, bir de şu ayakkabılara bakın. | Open Subtitles | انظر إلى هذه الثياب الرثة و انظر إلى تلك الأحذية. |
| Şu ayaklı penise bakın. Oğlum, ne sıska bir zencisin. | Open Subtitles | انظر إلى هذا الأحمق المُتنقل يا ولد، أنت زنجي نحيل |
| baksana, kanıyor ... lanet olsun! | Open Subtitles | علينا أن ننقلك إلى المستشفى انظر إلى هذا، هناك دماء، تباً |
| New Yorker'daki şu karikatüre baksana. | Open Subtitles | انظر إلى هذا الكاريكاتير في جريدة ذا نيويوركر. |
| Erdem, ahlak filan üzerine ailemin beni nasıl yetiştirdiğini hakkında düşündüm ve ama sonra üstündeki bu askısız bluza bakıyorum. | Open Subtitles | لقد فكّرت بشأنه, كيف والديَّ علّماني قيمي و أخلاقي و ما إلى ذلك. ثم انظر إلى تلك البلوزة التي ترتدينها. |
| - Çocuklar, şuradaki tatlı masasına baksanıza, neden kalkıp istediğiniz tatlıyı şimdiden seçmiyorsunuz? | Open Subtitles | يا أولاد ، انظر إلى تلك الحلوى الجميلة هناك لِمَ لا تذهبا وتختارا ما تريدانه منها لنحجزه ؟ |