| Sırlarla dolu küçük kutunuzu açıp, bana neler olduğunu söyleseniz artık diyorum. | Open Subtitles | لذا لمِ لا تقوما أنتما الإثنان بفتح وعاء أسراركم وتخبراني بما يجري؟ |
| Galiba geçen yıldı, şirket Maryland'da bir satış ofisi açtı. | TED | في العام الماضي او نحوه, الشركة قامت بفتح مكتب مبيعات في ماريلاند. |
| Bütün kavanozları ve konserveleri önceden aç ki karıştırman için hazır olsunlar. | Open Subtitles | أولا تقومين بفتح كل العلب والآنية ليكونوا جاهزين عندما تقومين بمزجهم معا |
| Kendini uyandıran kişinin 3 dileğinin kabulü ona dünyalar arasındaki kapıyı açar. | Open Subtitles | تمنح 3 أمنيات للذى يقوم بأستدعائهم00 الذى قام بفتح الباب بين العوالم |
| Onu kulüp açmak izin veremezdim, burada bu insanlar sağlar. | Open Subtitles | لم أسمح له بفتح النادي و إدخال الأشخاص إلى هنا |
| Bu, girdabı tekrar açacak ve onları geri alacağız. | Open Subtitles | فسيقوم هذا بفتح الدوامة، و بعدها سنقوم بإستعادتهم، |
| Dinle, kapının kilidini açacağım sonra da ışığın az olduğu oturma odasına geçeceğim. | Open Subtitles | اصغِ, سأقوم بفتح الباب وسأذهب بعدها الى غُرفة المعيشة حيث سيكون الضوء قليل. |
| Coğrafya kitabınızın 37. sayfasını açın. | Open Subtitles | الآن قوموا بفتح صفحة 37 فى كتاب الجغرافيا |
| Senin için avucunun içini açıp... oradaki kasları parçalamayı uygun buldum. | Open Subtitles | فى حالتك، سوف أبدأ بفتح كف يدك وأحفر خلال العضلات الرفيعة |
| lambayı aynı anda açıp kapamaya çalıştılar. Ve aradaki zamanı gerçekten iyi kaydettiler. | TED | كان كل واحدٍ منهم يحمل مصباحاً، فيقوم بفتح مصباحه ومساعده كذالك. وحصلوا على التوقيت بشكل جيد، |
| Bize verisini açtı ve bağışladı, bu veri ile su kıtlığının gıda üretimini nasıl etkilediğini izleyebiliyorduk. | TED | قاموا بفتح بياناتهم وتبرعوا بها، ومع هكذا بيانات يمكنكم تعقّب كيف يؤثّر الجفاف على إنتاج الغذاء. |
| Eğer seni öldürmeye çalışıyorsa, neden ilk önce kendi odasının gazını açtı? | Open Subtitles | لو حاولت قتلك فلماذا قامت بفتح الغاز بغرفتها أولاً ؟ |
| Ama vermek istedikleri "kalbini aç" mesajı, hayatın içinden gelir. | Open Subtitles | لكن رسالتهم، بفتح القلب تأتي من الحياة نفسها. استمعي للنداء |
| Şimdi odasına girmeni istiyorum. Kapıyı aç ve sadece içeri gir. | Open Subtitles | الأن أريدكِ أن تذهبي إلي غُرفتها وتقومي بفتح الباب وتدخلي للداخل |
| Carlotta kapıyı açar... ve Leydi Edgware'i içeri alır. | Open Subtitles | وقامت شارلوتا بفتح الباب, لتُدخل ليدى ادجوار |
| En çok da, bir arkadaşımı daha kesip açmak istemiyorum. | Open Subtitles | و لكن الأغلب لا أود أن أقوم بفتح صديق آخر |
| Onu arka odaya götüreceğim, o kasayı açacak ve buradan çıkıp gideceğiz. | Open Subtitles | نأخذه إلى الخلف سوف يقوم بفتح الخزنه وسنخرج من ذلك الباب |
| Sana hep anlattığım şu gençlik merkezini açacağım. | Open Subtitles | سأقوم بفتح المركز التجاري الذي كلمتك عنه سابقاً |
| Yabancı bir banka hesabı açın ve müşterim parayı havale edecek. | Open Subtitles | قم بفتح حساب خارجي وعميلي سيقوم بتحويل الاموال هناك . بهذه السهولة |
| 300 metreye geldiğimde, bir paraşüt açtım ve indim. | TED | وعندما وصلت لارتفاعٍ يبلغ 10،000 قدم، قمت بفتح المظلة وهبطتُ على الأرض. |
| Kalbini odasında mı açtın? Bana mesaj atamadın mı? | Open Subtitles | , لقد قمتِ بفتح الصدر و لم يمكنكِ استدعائي؟ |
| Kapıları yeniden açmaya başladığını görmek güzel. | Open Subtitles | ومن الجيد رؤيتك وانت تبدأ بفتح بعضها ثانية |
| Evet. Açıklama yapmamıza izin vermeden üzerimize ateş açarak. | Open Subtitles | بفتح النار علينا بدون أن يعطونا أي فرصة للتوضيح |
| O anahtarla kasaya gideceksin ve 765 numaralı kutuyu açacaksın. | Open Subtitles | هذا المفتاح في الدخول للخزنة وقم بفتح الصندوق رقم 765 |
| Şimdi ben, ortağımı ölü bulsaydım, mektuplarımı açmayı asla düşünmezdim. | Open Subtitles | بالنسبة لي لو رأيت شريكي مقتولاَ لن أفكر بفتح رسائلي |
| O kapıyı açarsan, ölebilirsin. | Open Subtitles | إذا قمت بفتح هذا الباب يمكن أن تنتهي بالموت |